Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Popüler Kültür Politiği

Popüler Kültür Politiği
 

google


Televizyonda iki haberimsi seyrettim ve konuyu son momentiyle bir daha irdelemek gerektiğine ikna oldum.
Birinci haberimsi:
Bir anket şirketi yöneticisi,  Türk seçmeninin politik görüşten çok, tüketici kimliği ve marka arayışı ile ortak bir kültür oluşturduğunu önesürdü.
İkinci haberimsi:
Kendini araştırmacı-müzisyen olarak nitelendiren biri, politik reklamlarda müziğin görselliği geçeceğini, çünkü reklamlarda müziğin görselliği geçtiğini önesürdü.
Şimdi irdelemeler:
Birinci:
Bir anketçinin epeyi tarih ve kültür bilincine sahip olması gerekir, yoksa elindeki ham verileri yanlış yorumlayarak, dezenformasyon yaratır ve bu da epistemik faşizm olur.
1980 sonrasında, TC halklarının yalnızca tüketici kılınmak istemesi yeni bir durum değil. Zaten tüm Üçüncü dünya halkları merkeze değil ama periferiye monte edilmek isteniyor ama bu zorbalıkla yapıldı, yapılması başarılan ülkelerde. Yani, tüketici faşizmi diye bir şey ortada: Eskiden ‘çalışmak özgürleştirir’ faşizm tezi vardı, şimdi ‘tüketmek özgürleştirir’ neo-faşizm tezi var.
Tüketici kimliği, tanımı gereği birleştirici olmaz, çünkü o zaman tüketici yeni tüketimlere / metalara / şeyselliklere kapısını kapar.
Ara şerh: AB tüketicisi, kapısını tüketime kapadı ama bunun nedeni aşırı gelecekten tüketim oldu ve bu, toplu bilisizlikte bir tüketim-nefreti olarak tezahür etmekte artık.
Marka arayışı ise, ancak ve ancak ‘marka terördür’ savıyla özetlenebilir açıkça.
+
İkinci:
İşitsellik, göselliğin yerini almadı. Yeni reklamlardaki yeni müzik, yalnızca dilin prozodisinin (musikisinin) farklı bir kullanımı oldu  yalnızca. Yani, her dilin müziği vardır. Şimdiye dek, prozodisiz dil kullanımı yaygındı metin yazarlığında, şimdi bu değişti yalnızca.
Bir reklam, tümüyle yalnızca % 50 etkili olabiliyor tüketimde.
Müzik ve görüntü de, geri kalanında en çok % 50-50 etkili dağılımda olabilir. Tersi de olabilir pekala: Bir klipte (Yalın, Bir Bahar Akşamı), motor dil de % 20 pay alıp, diğer ikisini % 40’ara, % 50’şerden aşağıya itti örneğin.
Örnekler:
Çay reklamındaki Karadeniz müziği, eksi etkili.
https://www.youtube.com/watch?v=RZXGOPlMU4Y
Ara not: Araştırmacı-müzisyen, gaydaya ‘Hitit çalgısı’ dedi ama gayda, aslında Galat (Gal) çalgısıdır ve Lazca ile Galce epeyi ortak sözcüğe sehiptir, çünkü Galatlar Anadolu’da da yaşamıştır. Dolayısıyla bu arkadaş, kulaktan dolma ve çakma bilgileri araştırıyor demek olmakta bu durum.
‘Bana amca / teyze’ dediler’deki duygudurum (görüntünü bulutlanması), % 40 alan etkili. Duygudurum, kimyasal dildir ve bu duyu-dil görselleştirilebilir, işitselleştirilebilir, motorsallaştırılabilir pekala ve tersi de.
https://www.youtube.com/watch?v=L1xJhKOBVus
https://www.youtube.com/watch?v=Nteb-qY4L9I
Not: Burada dilin içeriği, yani alaturka insanların yaşlılık korkusu /  takıntısı çokça önemli, müzik çokça değil.
Yani, bu araştırmacı-müzisyen arkadaş, yeni bir kuyu bulmuş ama adını yanlış koymuş ve onu da yakında kurutacak.
+
Gelelim iki haberimsinin ve yorumların ortak yönüne.
Reklamla davranış belirlemekle, markacılık ve tüketim manyaklığı koşut oluşumlardır.
Oysa, 1995’ten başlayarak, reklam filmlerinin kısafilmleşmesi süreci ile Batı, hem reklamın tüketim etkisinin % 50’nin aşağısına inmesini onayladı, hem de yumuşak-yumuşak reklam ile çok daha etkin bir kamuoyu oluşturma mecrasıın seçti. Bizim Türkler, belki 10 sonra duruma ayarlar, belki de aymazlar, hiç belli olmaz.
+
Çıkışlar:
İnsanlar işlerini iyi yapmalı. Bir şey sattırmak için reklam yapıyorsan, bir şey sattırmalısın. Sattırmayınca da, bu işten çıkmalısın.
Epistemik faşizmi seçersen, gün gelir, bir reklamcı loarak, vatan hainliğinden yargılanırsın.
Politik kültüroloji, Dünya ünvirsitelerinde okutulan bir alan. Bilmiyorsan bir moku, git mektebinde oku bilader.
Son:
Tezlerin antitezleri, zehirlerin panzehirleri vardır. Arabesk klibin de, arabesk müzikli reklamın da panzehiri ve antitezi çotan üretildi. Araştırmacı-müzisyen arkadaş, bu yeni saydığı pazarı somurmak için, çook geç kalmış durumda.
 
 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..