- Kategori
- Şiir
Poyraz kahve

Bizim eski evimizin önünde
Poyraz Kahve vardı
Kuzey Rüzgarları estiği zaman
Kahve havalanır
Bulutlara konardı…
Bulutlara dediysem, o kadar da değil
Mutlaka kanatlardan hava sızardı
Küçük sobadaki odun ateşi
Giderek harlayıp kızardı...
Kahvenin önünden geçen kızların
Etekleri havalanır
Gençlere göre , ”Bekar Rüzgarı”
Akılları baştan alır
Bir mavi göze konardı…
Poyraz Kahve’nin ötesinde
Ihlamur ağaçları ve çınarlar
Dallarını Koçkoçan çeşmesinin
Sularına banarlardı..
Dedem Kolağası Ali Rıza bey
Şimdi Askeri Şube'den çıkacak
Askerlerini toplayıp,
Yunan'ı kentten atacak…
Kurtuluş caddesinin her iki yanında
Çam ağaçları mis gibi kokarlardı
Gel şimdi gör birader,
Laz ustaların yaptığı apartmanlar
Odalarında insanları boğacak.
Ah benim gençliğim ah
O zaman , Livatya’da, Plaj boylarında
Genç kızlarla fink atacak
Şimdi pencereden bakıp bakıp
Gençliğine agıt yakacak.
Vazgeç gönül vazgeç
Dünya o eski dünya değil
Kalbin nice hızlı çarpsa da
Aldığın haplardandır
Aşkdan değil…