- Kategori
- Deneme
Prenses

Hayatta her bayan bir gün “prenses “ olmak ister ben mi, denemeyi bile düşünmedim. ”ÇOK” olmak beraberinde” SEN” olamamayı getiriyor bence… Belki saraydan kaçan kız olabilirim, en azından o zaman “BEN”im. Bu hayata bakış açınıza alakalı sanırım, hayatta seçtiğimiz rollerle ilgili bir durum… Huzurlu, yalnız ve güçlü adlı romanın baş karakteriyim. Yalnız kaldığınızda hiç düşündünüz mü benim hayatta amacım ne?… Ne için yaşıyorum? Değer yargılarım neler?... Ne olmazsa hayatım yaşanılmaz olur? Hayattaki yol haritamı belirledim mi? Nereye gidiyorum peki? Diye…
Bunu yaparken aslolanın siz olduğunuzu unutmayın, maskelerinizi atın yüzünüzden, kimse için değişmeyin, kimseyi değiştirmeye çalışmayın!
Ama yok! Böyle yapılabilir mi? Ne mümkün ? Haşa! Ne kadar dürüst olmaya çalışırsanız çalışın toplum bir şekilde sizi sahteliğe itiyor diye düşünüyorum. Yalana ve kendimiz olmamaya…
Kendimiz olamıyoruz, maskelerimizi yanımızda taşıyor, olaya ve ortama göre yüz değistiriyoruz… Bunu yapmak istemesek de bazı durumlarda zorunda kalıyoruz.
Hayat felsefem, M.Akif ERSOY’un şu dizelerinde saklı, ”Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!”
Hakikat olan her şeyin peşinden koşacak denli güçlü, inadığım şey adına ölecek kadar cesaretliyim… Dürüst olamadığım bir yerde nefes alamam...
Yaldızlı sözlerinize karnım tok, beyler bayanlar… Siz, değer yargılarınız ve dünyanız umrumda değilsiniz! Unutmayın, siz BENİM DÜNYAMA giremezsiniz!…
Kusura bakmayın!