Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '07

 
Kategori
Anılar
 

Ramazan geldi hoş geldi, baklava tepsisi boş geldi

Ramazan geldi hoş geldi, baklava tepsisi boş geldi
 

Ben yetişemem, koşamam diyordu komşumuzun kızı, nereye diye soranlara orucu tutmaya demişti... Ne çok gülmüştü komşu kadınlarla bir annemde. Ben de küçüktüm, kızmıştım arkadaşıma gülmelerine. Sonraları öğrenince orucun koşarak tutulmayacağını, ben de gülmüştüm; şu an bile gülümsüyorum.

Yalvarırdık anneme bizide sahura kaldırsın diye, sahurun o hoş havasını solumak hele de mevsimlerden kış ise, anneniz siz uykuda iken kalkıp önce odun sobasını odunla doldurup gürül gürül yakmışsa, üzerine o neşeli çaydanlığı gelin kız gibi süzülsün diye oturtmuş böreği üzüm hoşafını, peyniri, zeytini Allah ne verdi ise sofraya koydu ise; annenizin çıkardığı o tıkırtılar size ninni gibi gelirken dışardan davulcunun o ritmik nameleri pencerenizin önünde ışığınız yanana kadar tımbırdıyorsa... Kim kalkmaz istemez, değil mi?

Dayanamaz kaldırırdı annem; yaşım küçüktü hatırlıyorum, yine zorla sahura kalkmış öğleye kadar dayanmış idim açlığa, sonrasında olmadık bir şeyi bahane edip orucumu bozmuştum gizlice. Sözüm ona intikam almıştım kimseye söyleyemediğim gibi akşam olunca herkesle birlikte oruç tutmuş gibi utanmadan orucu bozmuştum.

Önceleri hoşumuza giden bu sahur geceleri sonrasında, eee bu kadar prenseslik yeter diyen annemizin sahur sofrasını bize kurdurmak istemesi ile o güzelim uykularımızdan ne zor uyanırdık bugün gibi aklımda. Yarı uykulu bir şeyler yer, sıcacık çayı yudumlar sonrasında niyet eder uykuya geçerdik, önceleri uyuyamaz gün ağarırken yenik düşerdik uykuya ama o zaman da ya okul vakti gelirdi, ya da işe gitmek için kalkmak zorunda idik.

Niyet ederdik dedim de annelerimiz sımsıkı tembihlerdi; mutlaka niyet edin, yoksa orucunuz kabul olmaz derdi. Şöyle niyetlenirdim "yattım sağıma döndüm soluma melekler şahit olsun dinime imanıma, niyet ettim niyet eyledim yarın ki orucumu tutmaya" derdik. (sağa yatıp solada dönerdim, ne kadar söz dinlermişim ben öyle yahu)

Gitgide hiç bir şeyin tadı kalmıyor desek de bu söz hepimizin dilinde yuva yapmış, zamanla birlikte herşey değişimde hiç bir şey aynı kalmıyor; değil mi ama?

Hoş bir ramazan anısı kalmış aklımda paylaşayım bari sizlerle; ramazanda bir gün arkadaşım ve eşi gezmeğe gitmişler bir komşularına geç saatlere kadar uyanık kalmışlar, bari sahuru da yapalım öyle uyuyalım demişler. Bakmışlar davulcu gelmiş kapıya neşeli neşeli vuruyor topmağa kapıda, evin beyleri dayanamamış bu hoş çalmaya çıkmışlar balkona, davulcunun şaşkın bakışları altında gerdan kırıp şöyle tadınca oynamışlar. Utandık demişti arkadaşım davulcudan. Aslında çok hoş içinden geldiği gibi davranmak, bu şekilde unutulmayan anılara dönüştü işte.

Alışverişler, o heyecanlar, tatlılar, börekler çörekler, hurmalar zeytinler, sıcacık çorbalar... Şunu da sahura ya da iftara yapayım diye bir renk, bir heyecan yaşayan annelerimiz, davulcu çalsın yoooo çalmasın şikayetçiyiz diyenler, karşı olanlar olmayanlar tutanlar tutamayanlar... Ramazan onbir ayın sultanı HOŞ GELDİN...

Çocukluğumun genç kızlığımın anneliğimin ve tüm yaşantımın en renki en kutsal ayı HOŞGELDİN!

Mani olmadan ramazan olmaz, bu da benden;
Yaram derindir eşme, aman derdimi deşme, sahurda börek yoktu aman derdimi deşme.

 
Toplam blog
: 292
: 1094
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Yazmaktan hoşlanan... Kelimeleri renklendiren bir sihirbazım ben.. Bodrum'da yaşamaktayım.. Sev..