- Kategori
- Bilim
Ruhumuz geride kalmasın...

Şehirlerde yaşam temposu 1990’lardan bu yana %10 hızlanmış durumda. Californiya Eyalet Üniversitesi’nden Prof. Robert Levine yaşamın hızını belirlemek için araştırma yapmış ve bu araştırmada üç ana kriter kullanmış. Bunlar;
Yürüme hızı
Çalışma hızı
Halka açık yerlerdeki saatlerin doğruluğu
Levine’in sonuçlarına göre Japonya 1990’larda en hızlı yaşam temposuna sahip ülke. Onu İsviçre ve diğer sekiz Avrupa ülkesi takip ediyor. Bu araştırmaları günümüzde Hertfordshire Üniversite’sinden Prof. Richard Wiseman yeniden araştırarak, tespit ettiği sonuçları geçen ay yayınladı. Bu araştırmaya göre; 1990’lardan bu yana yayaların yürüme temposu %10 artmış durumda.
Wiseman’a göre hızlı yürüyen kişiler aynı zamanda hızlı konuşuyor, hızlı yiyor, sabırsız davranıyor, yerlerinde duramıyor ve sıra beklemek istemiyor.
Bu şekilde aceleci bir yaşam süren insanların kalp krizi geçirme riski de normal riskin çok üstünde. Stresli bir yaşam süren günümüz hızlı insanları, bu hızlı yaşam sonucunda kendilerine doğru dürüst bakamıyorlar, düzenli yemek yemiyor ve eşe dosta ayıracak vakitleri kalmadığı için yalnızlaşıyorlar.
Hızlı yaşam temposu nedeniyle 2025 yılında dünya genelinde yetişkin insanların yarısında yüksek tansiyon ve buna bağlı komplikasyonların gelişeceği tahmin ediliyor.
İş hayatında da A tipi ve B tipi kişilik yapısına sahip insanların bulunduğunu biliyoruz. A tipi kişilik yapısına sahip insanlar; rekabet etmeyi seven, zamanını iyi kullanan, aceleci, bir anda birden fazla işi bir arada yapmayı seven, işi kendisinden ve sevdiklerinden önde tutan, duygularını saklayan, hırslı kişilerdir. B tipi kişilik yapısına sahip olan insanlar ise; rekabeti sevmeyen ve anlamsız bulan, sakin, yavaş, dinlemeyi ve dinlenmeyi seven, zaman konusunda aceleci olmayan rahat insanlardır.
Gelin görün ki A tipi kişilik yapısına sahip insanlar azimli, hırslı ve çalışkan olmasına rağmen o kadar yüksek performansa şartlanmış olmanın getirdiği yüke uzun süre dayanma konusunda yetersiz kalıyorlar. Yavaşlamadıkları takdirde hafiften tükenme moduna girip mutsuz oluyorlar.
Bu demek değildir ki A tipi kişilik yapısı kötüdür, tabi ki değil. Yalnızca bazen yavaşlamamız gerekiyor. Her zaman en üst düzeyde performansa odaklanıp yaşamayı ıskalıyor; yalnızca kendimize ve işimize odaklanıp sevdiklerimizi de sağlığımızı da tehlikeye atıyoruz.
Çok sevdiğim bir Kızılderili hikayesi vardır:
Bir grup araştırmacı, bir kızılderilinin rehberliğinde araştırma gezisine çıkarlar. Grup kısıtlı zamanı daha dolu yaşamak için o kadar hızlı gider ki… Kızılderili rehber bir an durur ve ilerlemez. Araştırmacılar şaşırır ve ona neden durduğunu sorarlar. Kızılderili onlara der ki; Durmalıyız, çünkü ruhumuz geride kaldı…
Ruhumuz çok geride kalmasın, çalışalım hem de çok çalışalım ama ruhumuzu da besleyelim. Geleceğe doğru güvenle ve huzurla bakalım.