Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '08

 
Kategori
Eğitim
 

SBS 'ye farklı bakış

SBS’DE MİNİKLER YARIŞTI

SBS’ye farklı bir bakış:

Milli Eğitim Bakanlığının liselere öğrenci yerleştirmede OKS yerine bu yıl uygulamaya koyduğu Ortaöğretim Geçiş Sisteminin (OGES) bir parçası olan Seviye Belirleme Sınavlarında (SBS) hafta sonunda 6. ve 7. sınıf öğrencileri yarıştı. Toplam 1 milyon 982 bin öğrencinin katıldığı sınavların sonuçları 31 Temmuzda açıklanacak. Öğrenciler 21 Türkçe 18 matematik, 18 fen ve teknoloji, 18 sosyal bilgiler ve 15 yabancı dil sorusu olmak üzere toplam 90 soruyu 100 dakikada cevapladılar. OKS’nin yerini alan bu sınavlarda bilindiği gibi 6, 7 ve 8. sınıfların ortalaması alınarak kazanacakları liseler tayin edilecek. Bu yüzden her yılın puanlarının birbirine eklenmesiyle oluşacak ortalamaya göre son durum belirleneceğinden göre bu yıl düşük puan alması söz konusu olan öğrencilerin gelecek yıl bunu telafi etme şansları vardır.

Sınav, yediden yetmişe tüm vatandaşları ilgilendiren, zorlayan, düşündüren hatta kimilerini hasta eden bir durum. Nasıl olmasın ki! Koskoca Napolyon bile en çok sınavdan korkarmış. Türk insanı gün geçtikçe bunu daha ağır bir şekilde yaşamakta. Memnun olan var mı derseniz; hiç zannetmiyorum.

Çalışmak, üretmek, memleketine faydalı olmak ayrı bir şey; sınavlarla yaşamak zorunda olmak ayrı bir şeydir. Bizim gençlerimize bu mecburen yaşatılıyor. Bunu daha düzgün bir şekle sokabilirdik. Nitekim sınavın ikinci günü başbakanımızın bu sınavlarla ilgili açıklaması gazetelere yansıdı. Çocukları sınavlarla bıktırdığımızı, sınavların teke indirilmesi gerektiğini Milli Eğitim Bakanına söylemiş. Ancak bu olur mu, olmaz mı bilemiyorum. Ayrıca şuna da üzüldüğümü belirtmek isterim: Bir şeyin yanlış veya doğru olduğunu illa deneyerek mi öğreneceğiz? Yeri geldiğinde “2000 yıllık devlet geleneğimiz var.” diyoruz da neden bir eğitim politikamız hâlâ oluşmadı. Bir bakanlık düşünün, uzun çalışmalar sonucu bir sistem geliştiriyor; ilk denemeden sonra aile ve çocuklar üzerinde yarattığı olumsuzluğu anlayabiliyor ve bundan vazgeçme yolunda sinyaller veriyor. Bu, şu yüce Türk milletinin hak ettiği bir durum değildir. Bu işler teknik işler değildir. Maliye yönetilmiyor, insan hayatı yönetiliyor. Daha dikkatli olunmalı, diye düşünüyorum.

Sorulara gelince:

OKS, SBS-6 ve SBS-7 olmak üzere eskiye göre çok farklı tarzda sorular sorulmuş. Bakanlık soru şeklini öğrenci ders kitaplarını temel alarak belirledi. Soruların tarzı, bilgiyi kullanma becerisini ön plana çıkarmış. Türkçe sorularının beşte dördü anlam bilgisi, beşte biri ise dilbilgisi ağırlıklı sorulardan oluşmuş. Dilbilgisi soruları gündelik hayatta yaşanması gereken doğal ilişkileri baz alarak hazırlanmış. Sorular müfredata uygun olup, ağırlıklı olarak 100 temel eserden seçilmiştir. Bu yüzden öğrencilerimizin yerli kaynak kitaplar okuması, Heri Potır (güzel Türkçemiz için okunduğu gibi yazmalıyım) gibi işe yaramaz kitaplardan uzak durmalarının önemi burada bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Matematik soruları “okuldaki yapılandırmacı yaklaşıma” uygun. Eski klasik tarzdaki sorulardan uzak, resim ve senaryo ağırlıklı sorular sorulmuş. Bu da soyut ve somut zekânın birlikte kullanılmasını gerektiren bir durumu ortaya çıkarmıştır. Kısaca ezbercilikten ziyade kendi öğrenme tarzını geliştirmeyi gerektiriyor. Sorular işlem gerektirmiyor, ancak bilgi temelini ön plana çıkarıyordu. Burada şuna sevinmedim diyemem: Bu tarz sınavlar, sınıf ortamındaki öğrenmenin ön plana çıkarıldığı sınıf ortamında öğrenilen bilgilerin evde birebir yoğrulması ve mayalanması gerektiğini ortaya koyan bir tarz oldu. Bu yaklaşım özel derse ilgiyi azaltacak. Birçok ailenin bundan kazançlı çıkacağı muhakkaktır. İlköğretimde öğrenci ve aileler özel ders muhabbetinden uzaklaşacak kanaatindeyim.

Fen ve teknoloji soruları tüm müfretadı kapsamıştır. Sınavlarda neredeyse şekilsiz soru yoktu. Her şey şekil veya tabloya dökülmüş. Bu sınavlarda temel bilgileri oyun tarzında öğrenciye yönelten bir soru yaklaşımı güdüldü. Okulda etkinlikleri iyi takip eden, okul kitaplarına ağırlık veren öğrenciler bu soruları rahatlıkla çözmüştür. Sosyal bilgiler ve dil soruları da müfretada uygun bir şekilde sorulmuş. Sonuç olarak tüm testler müfretada uygun olup, bu yıl okullarda uygulanan sistemin kopyasıydı diyebilirim. Kısaca, SBS beklendiği gibi güzel olmuş ve alışılagelmiş sınav tarzını ortadan kaldırmıştır.

Uzmanlara göre SBS sonucunda sadece öğrenciye karne verilmemeli; okula, öğretmene hatta aileye de karne verilmeli. Eğitimin bir bütün olduğu, öğrenmeyi etkileyen faktörlerin tümünden yaralanılması gerektiği artık anlaşılmıştır.

SBS’de soruların tamamına yakını şekillerle bezenmiş. Sınav, bir eğlenceye dönüştürülmüş; kuru bilgiden ziyade sınav anında deneysel düşünebilme, verilenle istenen arasında bağlantı kurma becerisi sorgulandı. Türkçede şekil olur mu? Türkçe sorularında kamyonun ne işi var? Demek ki oluyormuş. O yüzden öğretmenler eski tarz anlatımı, öğrenciler de çalışma şekillerini değiştirmeliler. Çocukların İnternet kullanma, televizyon izleme alışkanlıkları değişmelidir. Okudukları kitapların türüne dikkat etmeliler. Yerli eserlere ve doğu klasiklerine daha çok önem vermeliler. “Kelile-i Dinme” gibi öğüt verici hikâye kitaplarına önem vermeliler.

Çocukların çizgi film alışkanlıklarının da değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Vurdu kırdılı, hayaletlerin kol gezdiği çizgi filmlerden ziyade daha oturaklı, eğitici, monolog ve diyalogların güzel yaşandığı çizgi filmler seyretmenin sınavlar için faydalı olacağını düşünüyorum. Çünkü sınavda görsellik, şekille süsleme, diyaloglardan sonuç çıkarma önem kazanmıştır. Artık zengin bir Türkçeyle konuşma, onu düzgün kullanma, Türkçeyi sevdirme ön plana çıkmıştır. Evde okumanın, eğitici programlar seyretmenin önemi, bakanlık tarafından dikkate alınmak isteniyor diye bir kanaate varmak mümkün.

Peki bundan sonra ne yapmalı?

Alışkanlıklar değişmeli. Eğitim tabana yayılmalı. Özellikle “beşikten mezara kadar öğrenme” ilkesini hayata geçirmeliyiz. Çok izleme yerine, boş sohbetler yerine kitap okumalıyız. Görsel medyada eğitim amaçlı programlar izlemeliyiz. Çalışma masalarının başında daha çok kalmalı, daha bilinçli zaman geçirmeleri için çocuklarımızı yönlendirmeliyiz. Aile, çalışma ve kitap okuması konusunda çocuklara örnek olmalı. Öğrenme özendirilmeli ve ödüllendirilmeli.

İsmet Yalçınkaya

Final Dergisi Dershanesi

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..