Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

12 Ocak '11

 
Kategori
Spor
 

Schuster'in hücum futbolu arzusu

Schuster'in hücum futbolu arzusu
 

Futbol dünyamızın en merak edilen karşılaşması bu hafta kuşkusuz Beşiktaş’ın oynayacağıydı. Bunun haklı nedenleri olduğu ortada; Sivok dönmüş, Simao, Almeida yeni transferler ilk defa forma giyecek, Beşiktaş nasıl oynayacaktı?

Orta sahadan rakibin üzerine doğru dalga dalga akacak, bir kartal gibi saldıracak, peş peşe gollerini mi sıralayacaktı?

Yoksa ne olacaktı?

Almeida’nın santrfor başladığı maçta Nobre’nin gezinen forvet şeklinde santrafor arkasında oynaması, Ernst’in yedek soyunması Schuster’in taktiksel bir sürprizi, bir anlamda da hücumu ne kadar fazla arzuladığının göstergesiydi. Süper Ligimizi çok yakından tanımış ve bundan ağzı yanmış olan Latino-Alman teknik adamın Ernst-Aurelio ikilisinden vazgeçeceğini sanmıyorum. Bütün futbolseverlerin gördüğünü Schuster de görmüş olmalıdır; Manisaspor’un bedavadan hediye ettiği penaltı olmasa bu karşılaşma orta sahanın oyundan düşmesi, defansında ciddi sorunları yüzünden neredeyse 2-2 sonuçlanacaktı.

Ömer Aysan, Quaresma’nın bütün maç boyunca yapmaya çalıştığı şeyi gerçekleştirdi ve bir büyük takımın savunmasının yemeyeceği golü Beşiktaş kalesine bıraktı. Ancak bu sene özellikle İstanbul’un üç büyük takımı böyle gollerden yeterince yediler. Ömer Aysan’ın güzel golüne, emeğine asla saygısızlık yapmak istemem; fakat standart bir savunma düzeninde ne kendisi böyle bir gol atabilirdi ne de o savunma golü yerdi.

Beşiktaş özellikle 70. dakikadan sonra oyundan düştü. Bir anlamda Quaresma’nın tek başına topla bir şeyler yapmaya çalıştığı bir hücum organizasyonundan başka bir şey izleyemedik. Tam da bu dakikada Ernst’in girmesi Manisaspor’un attığı beraberlik sayısını engelleyebilirdi. Schuster’in takımın gücünü sınama isteğine de saygı duymak gerek. Şu bir gerçek ki Manisaspor iyi koşan, pres yapan, ileriye uzun toplar atarak rakip defansı tehdit eden bir takım görüntüsünün ötesine hiç geçemedi.

Beşiktaş’ı geçen seneden ayıran temel fark; takım içindeki teknik kapasitesi, futbolu bilen futbolcu sayısındaki oranın terse dönmesi şekline açıklanabilir.

Neredeyse her bölgede forma giyen oyuncunun kendine has bir özelliği, tekniği ve yeteneği var. Simao, Almeida, Quaresma, Guti rakibin başını döndürecek kadar hareketli ve birbirinin yerine kayarak oynama özelliğine sahipler. Guti ve Simao tek pasla oyun da kurabiliyor ve forveti gol pozisyonuna sokabiliyor. Duran top organizasyonlarını sahanın her noktasından ters ayakla kullanma şansı veya lüksü var.

Fakat dün akşam gördük ki bu kadar teknik beceriye sahip oyuncu ile oyun kurmak da kolay değil. Dünkü rakip, Trabzonspor, Bursaspor ve hatta Karabükspor olsa bu maçın şekli bambaşka da olabilirdi.

Nobre sadece çalışkanlığı ile değil; teknik oyuncular nedeniyle rakip kale önünde etkili olabilecek bir pozisyona geldi. Schuster’in Bobo ile arasının bozulması nedeniyle şans çarkı Nobre’den yana dönüyor. Brezilyalı oyuncu bu şansını değerlendirebilir, biraz da dikkatli olursa beş sene sonra Türkiye’de yine gündemdeki futbolcu olabilir.

Hani her takımın bir adamı vardır ya… Beşiktaş kadrosunu ne kadar doldurursa doldursun bunların arasında tek bir futbolcunun çok verimli çalıştığını görüyoruz; Guti.

Beşiktaş’ın bu kadrosunun İnönü’deki maçlarda taraftara keyif verecek hareketlerle bol gollü galibiyetler alacağını tahmin etmek zor değil.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara