Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Seda Sayan neden asosyal?

Seda Sayan neden asosyal?
 

Seda Sayan asosyalim dedi, beni güzellik uykumdan etti. Her şey hırsı kontrol etmekte saklı oysa...


Yaklaşık 2 saattir anneme ulaşmak için savaş veriyorum. Nedeni basit: Seda Sayan’nın gözaltı torbalarını gördün mü, diye soracağım. Evet, insanın çok okumaya takmış olması, her şeyi bilmek istiyorum, beyin kadın olmak istiyorum demesi bir yere kadarmış... Ben de Sayan hakkında dedikodu yapmayı, Aysun Kayacı’nın yer aldığı programın mesnetsiz oluşundan bahsetmeyi, çatır çatır Aysu Baceoğlu hakkında konuşmak istiyorum.

İçimde çok şey birikmiş olduğu için de hemen fikirlerimi SÖKÜLÜYORUM:)

Madde 1: Aysu Kayacı’yı hemen her statüden erkeğin beğendiğinden hiç kuşkum yok, çünkü pek çok şaşırtıcı beğenene rastladım. Ama hiçbirine “Neden beğeniyorsun? Ayıp değil mi yaptığın?” demedim, diyemem de... Tek fix cümlem şu oluyor: “Sen de mi Brütüs?”

Hayata karşı diklenmenin alemi yok. Güzellik akabinde beğenmeyi getiriyor. Bir de, silikonla bütünleşen bir vücudun varsa, oh ne ala! Yani güzelliği beyinle bütünleştirmek için dilini silikonlara değil kitaplara takmak gerekiyor! İşin sırrı Pril'de değil, kitaplarda. İki kere rafine olamazsınız belki ama epeyy değişirsiniz eyy Türk tiki gençliği!

İşin makara kukarası bir yana, öğle saatlerinde Sayan’nın torbaları beni kendime getirdi. Bu gün benim ev günüm olduğundan ve yine erken kalkıp-hemen yıkanıp, kahvaltı edip ve hemen güzellik uykusuna yatma isteğiyle yaşayan bir insan olmama rağmen, uykuya biraz rötarlı geçtim. Olsun artık, elden bir şey gelmez!..

İtinayla Madde 2’ye geçelim: AKP’lilerin Aysun Kayacı yorumlarına... Türk siyasetinde de gündelik hayatın azizliğine uğruyoruz. En ufak, ya da büyük bir olayda, hemen belaltı mekanizmamız işliyor. O insanın sarılığı, nasıl mesleğini yaptığı, parasını nasıl kazandığı hakkında yorumlar yapıyoruz sadece ve sadece. Bu, en temel tehlike ve şuursuzluktan kaynaklanıyor. Bir de, tuhaf konuşmaları yapan adamı dinleyen onlarca kadın olmuyor mu konferans salonunda- bkz. Aysun Kayacı hakkında konuşanların salonlarına- sinirim yerimden oynuyor. Bu ülkede siyasetçilerin duruş ve şuurla ilgili ciddi problemleri var. Bir insan hakkında ileri geri konuşurken, aslında Tom Robbins’in dediği gibi “Üslup içeriği belirler” sözünü hatırlatıyorlar. Tarkan’ın dediği gibi way anam way durumlarını bir de tabii...

Madde 3: Seda Sayan’nın torbaları... Botoks gençleştirir, iyi hissettirir, göğüsler güven unsurudur, buraya kadar tamam. Ama asosyal demek ne oluyor bacılar, baylar ve bayanlar? Anlamış değilim. Var bir cümlede terslik? (Az önceki cümlem devrik benim de ama, benimki bilinçli bir tercih:-) Yani doktora kızıp, niye artık çirkinim ben demek yerine, asosyal oluyor insan? Oysa ben güzelim, sarıyım, gözlerim yeşil, genç bir sevgilim var denmeli... Aşk her şeyin ilacı. Seda Sayan’a bu anlamda katılmıyorum ve asosyal olmaması gerektiğini, bu ruh halinin sadece herkese sabahları iyi gelip, tüp bebek hediye edip, kendine zaman ayıramamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Her şey bir yere kadar! İnanın bana. Bayan Foucault geçen hafta bana Büyükdere’deki evinde “normal insan nasıl olunur?” kürü uyguladı, herkese öneririm. Ama benim sosyoloji-pisikoloji piri dostum gibi dost kolay bulunmayacığını da bilirim. O, has mı has bir entelektüel. Bir çevreci. Bir 21. yüzyıl romantiği ve tam bir ikizler kadını. Yani felaket bir zeka, öyle böyle değil.

(Bu arada, hayatta en sevdiğim iki burcun ikizler ve kova olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Fatih Özgüven’in, “Yerüstünden notlar” kitabında dediği gibi, “her ikizlerin yanında, onlardan daha zeki olamayacağımı düşünerek bulunurum!” 10 Temmuzlulardan bir yengeç parçası bendeniz de aynı hissiyat içindeyim!..)

Ve sonnn madde, yani Madde 4: Asrın buluşu bir internet sitesinden bahsetmek istiyorum sizlere. Taraf okuyanlar okumayanlara söylesinler: Geçtiğimiz perşembe günü muhteşem bir haber vardı Taraf’ta... Artık insanlar için yalan söyleyebilen, kaçamak düzenleyen bir site bulunmuş. Hem de İspanya’da, yani aşkın ve çoşkunun sapına kadar yaşandığı memlekette.... Diyelim kaçamak yapmak ve kimse bilmesin istiyorsun, her şeyi senin için ayarlıyorlar, iş toplantısında son ihaleyi kapmak için bir insan modunda sevgilinle 3 gün bir yerlere kaçabiliyorsun. Asrın buluşu budur derim. O KADAR!

Son maddeye bir kıymık bir şey daha eklemek istiyorum. Devir artık internetin devri. Yazılı basın, medya can çekişiyor, satış rakamları korkunç... Bir an önce internet üzerinden bir çözüm bulunması ve internet üzerinden reklam gelirlerinin çoştuğu şu dönemi iyi değerlendirmek gerekiyor. Futurist değilim, ama salak da değilim!..

Her neyse, ben şimdikin güzel bir yemek hazırlamak için mutfağa yöneliyorum. BBC Foods’un bir kitabı geçti elime, bakarsınız bir şeyler bulurum damak tadıma uygun! Ve ardından verrrr elini sinema.... Sonrasından da Cadde’de elimi kolumu sallayarak koşmak istiyorum. Elimde Crunch’ım da olabilir, sıcak çikolatam da... Ama çoşmadan duramam, artık normallerin kraliçesi olabilirim ama yine de çoşacağım!


"Kim demiş ki ben bilmem aşkı, sevdayı..." (Bu şarkı şu saniye düştü dilime, benden Esenyurtta'ki yengeme gelsin. E, tabii ki yok öyle bir yenge, maksat şamata olsun:)

Bye byesss....

 
Toplam blog
: 87
: 1432
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

29 yaşında ve yengeç burcuyum. Her sabah 'flu' gözlerle dünyaya merhaba dememi sağlayan 5 numara göz..