- Kategori
- Yurtiçi Tatil
Selçuk
SELÇUK Her yıl Selçuk’a uğrarım. Çağırıyor. Gel diyor. Davete icabet etmek gerek.
Eski istasyon binasını cafe olarak işletiyorlar. Geniş bir bahçesi var. Ağaçlar ulu, çimenler yeşil. Selçuk’a adım atar atmaz, ilk gittiğim yer. Çayından yudumlarım, etrafı seyrederken. Dinlenirim, sessizliğin içinde. İsabey Camii ve Meryem Ana, dua ettiğim yerler. İçimi temizlediğim. Sarıveriyorlar seni, kabul ediyorlar. Neredensin, kimsin ilgilenmiyorlar. Korelisi, Amerikalısı, müslümanı, hıristiyanı, İzmir’lisi, Urfa’lısı fark etmiyor. Tek hissettiğin, huzur oluveriyor.
Efes, herşeyin bir anda silinebileceğinin kanıtı. Geride kalan bomboş sokaklar, yıkık dökük yapılar. İhtişamı bugün bile hissediliyor da, neye yarar içinde yaşam olmadıkça? Bu dünyanın geçiciliğinin, elindekilerin bir anda kayıp gidebileceğinin en belirgin delili.
Şirince, yediğim en güzel patlıcanlı gözlemelerin yeri. Kabak çiçeği dolmasını da yabana atmamak lazım. Yanında da soğuk soğuk ikram edilen nefis bir kase cacık.
Selçuk - Şirince yolu üstündeki Hatice Hanım’ın ev yemeklerini de tatmak gerek. Yemeklerin lezizliğinin ötesinde güler yüzleri, cömertlikleri ile sımsıcaklar. Yöre, şeftali ağaçları ile donanmış. Bahçeler dolum döküm. Geziler sırasında yemeğe fırsat bulamadığım şeftalilerden sevgili İsmet Bey sayesinde tattım. Kendisine özel olarak gelen hediye meyvelerden ikram etti, tüm içtenliği ile. Yemek sonrası, pek güzel geldi doğrusu.
Diyeceğim, bu yıl, yediğim, içtiğim, gezdiğim, gördüğüm her şey, Selçuk için seneye kesilmiş bir biletti. Çimen Erengezgin