- Kategori
- Gündelik Yaşam
Serap Ezgü soyadı davasını kaybetmiş!

Kaynak:stargaleri.com
Bilirsiniz, magazin konularında yazdığım en fazla iki, hadi bilemediniz üç yazı vardır, onların da içeriklerinde mutlaka toplumsal ya da bireysel bir takım çıkarımlar vardır, aynen Serap Ezgü, yani artık Serap Güner konusunda olduğu gibi…
Bir vakitler birbirlerine çok yakıştırdığım bir çifttiler, magazin ve televizyon özürlü olduğumdan yeni öğrendim ki boşanmışlar, üstelik 2004 tarihinden beri süregelen bir soyadı davaları varmış!
İnsanlık halidir, evlenilir, anlaşılamaz boşanılır, boşanırken anlaşılamayabilir, üstüne ayrı davalar açılabilir, buraları insan hikayeleri kısmına girer, sonuçta birbirine benzer hikayeler olduğundan bu kısmı beni hiç de alakadar etmez; eni konu her birimizin hayatı bir roman değil midir, faktör insan olunca hikayeler de elbet iyi kötü birbirine benzeyecektir…
Bu haberde beni ilgilendiren bölüm “soyadı”dır; bu konuda yazı yazma nedenim de yalnızca bundan dolayıdır.
Şu an evlenen kadınlar istedikleri takdirde kızlık soyadları ile birlikte eşlerinin soyadını da kullanabiliyorlar beraberinde, ancak daha önceleri zorunlu olarak evlenen kadınların soyadları değişiyor, erkeğin soyadını kullanmak zorunda kalıyorlardı; ki hala kaç kadın evlenirken kızlık soyadını da kullanmak isteyebiliyordur, kaç adam bu isteğe makul bakıyor ve onaylıyordur, bilemiyorum…
Ancak, adı ile iş yapan insanlar, yani yaptıkları işlerin altına imzalarını atanlar, yaptıkları işleri nedeniyle isimlerinin bir anlamda marka olması gerekenler için ciddi anlamda sıkıntı yaratabilen bu durumu elbet ne bir ev hanımının anlaması beklenebilir ne de kadınını malı olarak gören bir erkeğin!
Böyle bir vurgu yapmamın nedeni haber altına yazılan yorumlardır; efendim “kocasının soyadıyla iş yapıyor bu kadın!”, “madem boşandın, soyadını da kullanma, işine geliyor tabii” tarzında yaklaşımlardır!
Dediğim gibi, boşandıklarını dahi yeni öğrendim, Serap Güner kullanmaya kalktı mı soyadını, bilmiyorum, ama şahsi fikir olarak inanın hiç sanmıyorum!
Kadın programlarında soyadının yıpratıldığını öne süren Sümer Ezgü ne kadar haklıdır, inanın onu da tam olarak bilemiyorum, izleyip de bu konuda yorum yapmak isterdim, lakin yapamam…
Ama kadın programında bir soyadı nasıl yıpratılır, onu rahatlıkla merak edebilirim, değil mi?
Gözlemlediğim kadarıyla Serap Güner tarzını koruyan bir insandır; neyse, konumuz yine o değil…
Konumuz ne biliyor musunuz, ismi ile iş yapan kadınların evlendikleri için eşlerinin soyadlarını almalarından kaynaklanan problemdir!
Aslında, ismi ile iş yapmasa dahi, biliyor musunuz, boşandığı için yanında ille de boşanma ilamını taşımak zorunda kalır kadınlar, zira bankada, postanede, kargo gönderilerinde ve aklınıza gelen-gelmeyen her yerde soyadı değişikliğinden dolayı sıkıntı yaşarlar!
Bu sıkıntılar giderilir elbet zaman içinde, ama herkese “boşandım ben” açıklaması yapmak, üstüne üstlük kanıtlamak durumunda kalmak, hatta zaman zaman bunu duyan erkeklerin gözlerinde farklı bir parıltıya ve otomatik olarak bıyık burarak yardımcı olma çabalarını bitaraf ederken eski kocanıza serzenişlerde bulunurken yakalayabilirsiniz kendinizi, ya da çok tazeyse yaranız gözyaşlarınızı saklayacak yer aramanız, hatta uluorta ağlamanız dahi pek mümkündür, şahsen kendimden bilirim…
Bir erkek asla yaşamaz bunu, ne olduğunu dahi bilmez… Dahası komik, dahası sakil gelir; hatta şımarıklık olarak dahi adlandırabilir… Hani, geri dönmem için bahaneler uyduruyor diye düşünenler de az değildir!
Demin ev kadını anlamaz dedim ya, düzeltiyorum, boşanmayan ev kadını anlamaz, boşanan her kadın zira yaşadıklarından dolayı halden elbet anlar!
Sıradan bir iş kadınının da çilesidir bu, iş yapılan tüm yerler evlendiğinizi ve boşandığınızı bilir, hoş, ilk evreleri atlattıktan sonra bilmelerinden ziyade evraklardaki düzenlemeler can sıkar en çok, boşansanız da adamdan, eski soyanızdan dolayı yıllarca resmi olmasa da iki soyadı ile yaşarsınız…
Serap Ezgü Güner konusuna gelince, kaç yaşlarında evlendiler, evlilikleri süresince kaç işleri kotardılar, bilemem, empati yaparsam eğer, genç ve bereketli yıllarımda evlendiğim adamın soyadını aldıktan sonra başarılı ve güzel işlere el attıysam, herkes beni Serap Ezgü olarak tanıdıysa, bu eğer benim şahsi başarımsa o yıllarda zorunlu olarak eşimin soyadını kullanmamdan dolayı edindiğim adım kaybolmamalı diye düşünürdüm; diğer türlü sanır mısınız kadınlar kolayca vazgeçerler yuva kurdukları adamlardan?
Denerler, üç, beş, on beş… Otuz beş, yetmiş beş… Kadınlar yuva kurmaya karar verdikleri adamlara kolay kolay eksi puan vermezler!
Hep bir bahaneleri vardır ceplerinde, kondurmak istemezler çirkin şeyleri, ta ki son noktaya kadar!...
Son nokta geldiğinde, gözü hiçbir şey görmez kadını, ne değişecek soyadını düşünür artık ne de üzülecek anne babasını!
Kadınların sineye çekme, görmek istememe, gördüğünü reddetme gibi kalkanları vardır, o kalkanlar dahi koruyamıyorsa artık son noktaya gelmiştir kadın, ki ne mal ne mülk gözünde dahi değildir artık!
Demem odur ki, normal şartlarda hiçbir kadın bu durumda eski eşinin soyadına tenezzül dahi etmez!
Eğer ki tüm hedefleri ve çalışmaları o evlilik sürecine denk gelip, tüm emekleri eski eşin soyadı altında gerçekleşip, kendini medya gibi bir canavar dişlisinde kanıtlarken zorunlu olarak koca soyadını taşımasın!
Eee, yani, o zaman bu adaletsizliktir; eşler yön değiştirebilir, anlaşamaz boşanabilir, bir taraf hiçbir zarar görmezken, diğer taraf o yıllar zarfında edindiği adına neden veda etsin? Neden yeniden kendini tanıtmak, kanıtlamak durumunda kalsın, ki kim bilir yeni mezun olduğunda evlenmiştir, sakil yorum yazanlaradır isyanım; ayol, aynı durumda kızınız olsa, bir düşünün ne olur, duruma nasıl bakardınız?
Neyse… Bir garip toplumuz işte… Kabullenmek istemiyorum, kabullenmiyorum da… Çirkin bir gerçek var karşımızda, bunu biliyorum, isyanım güzel şeyler düşünenler az değiliz aslında; iyi de neden hala her yerden Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaşlığı yüz yıl önce getirdiği yerde debeleniyoruz baş etmek için köhne zihniyetlerle?
Gülgün Karaoğlu
Temmuz,01/2010