Siyaset kurumuna çağrı

Ülkenin siyaset kurumunun önünde cumhuriyet tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar önemli bir görev ve aynı derecede büyük bir fırsat durmaktadır bugün. Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi – CHP ile tarihsel süreçte geleneksel olarak ayrışan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin – AKP yakalamaları gereken bir uzlaşi noktası ufukta görülmüştür. Bu uzlaşi öylesine kritik bir önemdedir ki; bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin önünde duran en büyük sorun olarak nitelenmeyi hak eden “Kürt Sorunu” nun aşilmasının da zeminini oluşturmaktadır.

Toplumsal kutuplaşma ve gerilimin çesitli katalizörlerin de etkisiyle tırmandığı içinde bulunduğumuz bu dönemde, siyaset kurumunun geleneksel olarak hakimi olan iki akımının tüm toplum kesimlerini içine alabilecek bir çözüme ülkeyi götürecek bir yol haritasının ilanı üzerinde uzlaşmaları, söz konusu gerilim ortamının ötesine geçerek adeta dizginlerinden boşalmış ya da kontrolsüz olarak doludizgin giden bir atın önünden koşarak sakinleştirilmesi etkisi doğurabilecektir. Gerçekte de 200 yılı aşan modernleşme pratiğimizin geldiği bu son noktada bu atılıma gereksinim aşikârdır.

Yukarıda sözü edilen ve üzerinde tarihsel uzlaşmayı gerektiren öneri, önümüzdeki bir referandumun sonuçlarına bakılmaksızın önümüzdeki dönemde yapılacak seçimlerde oluşacak meclisin öncelikli görevinin bugünden hedef olarak belirlenmesidir. Bu hedef de; toplumun üzerinde uzlaşacağı yeni bir anayasanın yapılması ve kabulüdür. Burada altı çizilmesi kaçınılmaz olan gerek şart ise, bu hedefin önemi nedeniyle meclise atfedilen dikkate alındığında topumun iradesinin tartışmasız olarak temsilinin sağlanması için gereken yasal düzenlemelerin bugünün siyasileri tarafından olabildiğince geniş bir katılımla ve acilen yaşama geçirilmesidir.

Bu öneri şu aşamada öncelikle iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından kabulü oldukça zor görünen bir nitelikte ve fedakârlık gerektirir görünse de, temelde bu siyasi atılım tüm parametreleri ile ele alındığında siyaset kurumunun toplamda kaybının olmayacağı bir nitelik taşimaktadır. Bu durumun siyaset kurumunun unsurlarının her birisi için orta ve uzun perspektifte kazanç getireceğini öngörmek gerekmektedir.

Önerinin hayata geçmesi bugünden bakılınca zor görünmekle birlikte, bu tarihi uzlaşma fırsatının gerektirdiği adımların gelecekte çok gecikmiş olarak atılmak zorunda kalınacağı günleri beklemenin bedeli gelecek nesiller açısından çok daha ağır olabilir.