Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

28 Eylül '20

 
Kategori
Siyaset
 

SİYASET MÜHENDİSLİĞİ

Kitap fuarında kitabımın tanıtımı için çaba sarf ederken bol bol insanları izleme imkanım olmuştu. Ölçüye hesaba gelmeyen insan kalabalıkları önlerine dizilen kitapları seyrediyor, bizlerde satın almaları için çaba gösteriyorduk. Bu benim ilk deneyimimdi, her yaklaşana heyecanla bir şeyler anlatmaya çalışıyordum. Masa komşumuz olan dernek üyelerine üç-dört kişilik bir kadın gurubu gürültüyle gelip selamlaştılar. Merakla başımı kaldırınca yeni gelenleri bizlerle de tanıştırdılar.  Özellikle iki bayan çok aktifmiş, eskiden Doğru Yol Partisinin kadın kolları üyeleriymiş. Şöyle hareketliydi, böyle yerinde duramazdı diye anlatılan bayana gazeteci merakıyla sormuştum;

-Peki, şimdi ne yapıyorsunuz? Kadın umursamaz bir tavırla omuzlarını silkerek,

-Bizleri toplayıp CHP kadın kollarına katılmamızı söylediler dedi. Biz aynı şekilde gurubumuzla üç-beş toplantılarına katıldık. Tabi biz hareketli olunca önce birkaç kişi bizi uyardılar.

-Kurallarımız var, böyle davranamazsınız dediler. Baktık olmuyor, bünye uyumsuzluğu var, artık oraya da gitmiyoruz demişti.

Geçenlerde düşünürken bu hatıram aklıma geldi. Dedim ki önceden Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi toplam oyların % 70 ini alırdı, bu iki partide siyaset sahnesinden çekildiklerine göre bu partilere gönül verenlere ne oldu?  Eskiden DYP’nin güçlü olduğu illerde bugün CHP etiketi konuşulur olduğuna göre, bana sanki gizli bir el siyasi hayatımızı düzenlemeye çalışıyor gibi geldi. Buna ilave olarak MHP içinden bir gurubun da ayrılıp yeni kurulan İYİ parti içinde seslerini duyurmaya gayret ettiklerine şahit oluyoruz. Bu insanların görebildiğimiz bir tek ortak noktaları vardı, o da iktidar partisinin başkanın şahsına karşı düşmanlık noktasına varan duygularıdır. Benim anladığım gizli bir gurup bu ortak nokta üzerinde çalışarak sağlam bir muhalefet cephesi oluşturmaya gayret ediyorlar.  Doğruyu söylemek gerekirse bu çabaların da belli bir başarı da sağlamış bulunuyorlar.

Daha sonra bir gün kamudan uzaklaştırılmış bir cemaat üyesiyle oradan buradan konuşuyorduk,

-O zor günlerde bizleri filanca partiden bir gurup ziyaretimize geldi dedi. Bu gurup sonraki günlerde de bizi hiç yalnız bırakmadılar.

Sözü edilen cemaatle, parti taban tabana zıt olmasına karşılık onları bir araya getiren sebebi düşündüm. Artık adım adım uygulanan bir plandan iyice emin olmaya başladım. Kafamdaki fotoğraf gittikçe netleşiyordu. Yanlış anlaşılmak istemem, elbette her siyasi parti iktidara gelmek için tüm gücüyle çalışır, kendi düşüncesindekilerle ortaklık kurmaya çaba sarf eder. Ancak kendi fikirleri etrafında bir platform oluşturmaktansa, bir kişiye düşmanlık üzerinden cemaat oluşturma gayretleri bana tuhaf geliyor. Tek ortak noktası bir adama düşmanlık olan gurup başarılı olup, partiyi iktidardan uzaklaştırabilirlerse en iyi ihtimalle bir koalisyon, normal şartlardaysa kaos oluşacaktır. Çünkü guruba motivasyon sağlayan hedef gerçekleştiğinde onları bir araya getiren itici güç sona erecek, sonrasında kapalı kapılar ardında yaşanacak büyük tartışmalara sıra gelecektir. Yani tarih şahittir ki bu tür çalışmaların sonu hüsran ve hayal kırıklığı olmaktadır. Burada üzücü tarafsa yaşanacak sıkıntıyı bütün ülkenin çekecek olmasıdır. Hatırlarsanız Abdülhamit’i tahttan uzaklaştıranlar da bunu başarmak için her türlü şer güçle ittifak yaptılar. Ancak sonraki devirde karşılaştıkları olaylar yüzünden yaptıklarından çok pişman oldular.

Bu sayılanları sadece ben mi görüyorum yoksa bilinen şeyleri mi sıralıyorum? Ne dersiniz?

 
Toplam blog
: 85
: 54
Kayıt tarihi
: 25.07.20
 
 

herkese iyi günler dilerim,Isparta doğumluyum,  emekli öğretmenim.TDF Dağcılık eğitimi aldım.Doğayı..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara