- Kategori
- Gündelik Yaşam
Sözcükler bakışların gerisinde

Biriktirmiş ruhum serzenişleri…Ben yaralı bir kuş misali geziniyorum ait olduğuma inandığım fakat bir türlü kendimi ait hissedemediğim şehirlere…
Kanadım kırık , yol alamıyorum… bir seyyah tadında , özgürce , arayamıyorum sılamı…
Nerden geldiğimi unutmuş gibiyim , yolculuğumu hangi yöne yapacağımın belli belirsiz çelişkilerinin içindeyken ; içimdeki ses , “evimi özledim , nerde olduğunu bilmesemde” der gibi yankılanıyor kulaklarımda… özlemişim haberdar olmadığım evin sıcaklığını , özlemişim benden uzak , bana ait olmayan yol kıvrımlarını , zaman zaman isimlendiremediğim özlemlerimde olmuş…ben bende hayat sürerken ve neyi özlediğimden habersizken , engelenemez bir özleme sahibim… adını koyamadığım , hayalimde canlandıramadığım bir özlem sarmış benliğimi…
Uzağım kimi zaman yaşantımdan , içimde bana sığmayan bir “ ben” var…çığlıklara boğuyor beni , sessiz , kulakların işitemediği sadece benim duyduğum ve hissettiğim çığlıklar…
Bedenim ruhuma dar geliyor , sığamıyorum , çatlaklar oluşturup , tahribata uğratıyor , emanet olan bedenimi…
Yaşamım benden alıntı bir senaryo değil sanki…içinde hayat bulmuş olsamda bu filmin , havada kalan , isimlendiremediğim , eksikliklerin , sancılarını taşıyorum…dalıyorum sonra tıkıyorum kulaklarımı derinlerime , süzülüyorum filmin bana ayrılan sıradan , rutin rolüne…
“Değiştiremediklerin varsa” diyorum kendime , “kabullenme yürekliliğine yüzünü dön , değiştirebildiklerin zaten senindir …“
Bir mum yakıyorum , ahşapla donanmış , otantik , tütsü tüten odamın her santimine , karanlıklarıma , özlemime inat , o ışığın büyüsünü sızdırıyorum bir kuş gibi özgür olma , seyyah olma hayallerimin orta yerine…
Odamın rengi değişiyor , uzaklaşıyor ruhumun kaybolmuş deryasından. Mumun büyülü ışığı , kendime “merhaba” dememe vesile olup , yaralı kanadıma merhem oluyor usulca , sızıyor sanki ılıktan hücrelerime , ruhuma dinginlik verip , çırpınışlarının hızını kesiyor…
Geçsem odamın arka , betonarme kümelerine , nefeslerin içinde yine yalnız oluşumun gerçeğiyle karşılaşıp , boğulacağım , benim sınırlarımın dışındaki kümelerde…
Sonra karşılaştığım gerçeklerin gölgesi ; mumun huzur veren esintisinden alıkoyup ruhumu , sızdıracak gözyaşlarımı metrekarelerle sınırlanmış soğuk , beton yığınlarının içine…
Ve sessizliğim ; haykırışlara terk edip kendini , sessiz nefeslere ; “ses verin !...zordur , atan kalplerin sayısının fazlalığında yalnız kalmak , en büyük yalnızlık teklik değil , çoğunluğun içindeki sessizliktir insanı boğan “diye cümleleri sıralayacak , yıllardır biriken ve dilinin ucuna gelen cümleleri…
Belki de ; birikmiş olsada cümlelerim , yılların suskunluğu izin vermeyecek içimdekileri dökmeye ve ben ; tekrar yüzümü dönüp , tütsü kokan odamın arkadaşlığına minnetle , adımlarımı odamın eşiğine sıralayacağım…
Muma aşık , muma hayran hallerimle dökeceğim içimi , bana ait , benden olan mısraların , yüreğimde oluşturup , beynimde yoğunlaştırıp , klavyelerimde birleştirdiğim , “ sus “ telkinlerimin özgürlüğüne kavuştuğu sözcüklerimin dansına…Bir türkü tadında haz verecek her dizesi , sevdamı , özlemimi , ruhumu , sıcak , sevgi tüten evimi , nerden geldiğimi , nereye ait olduğumu , bugünümü , yarınımı ve mutluluğumu serecek , bedenime sığmaz olan ruhumun , aslında bana ait olmayan sahnesine…
Bir şiir dökülecek yangın dolu bağrımdan , hayat bulacak belki çoğu insan , dökülen her cümlenin anlamında …
Kimi ; hatırlayacak sohbetten uzaklaşmış duvarların seyrindeki eşini , sohbetine çok ihtiyacı olduğunu bilerek…
Kimi ; bülbül gibi şakırken , sessizleşen ve uzaklaşan yarini görecek…
Kimi ; çocuğuyla kopmuş olan iletişimin telaşına düşecek…
Kimi ; işten eve dönerken , kalabalık olan evinin içinde yaşadığı yalnızlığı , gözünün önüne serecek…
Kimi ; boş olan odaların sessizliğinde , susan bireylerden olmaktansa , yalnız duvarların sessizliğini yaşadığına sevinecek , evin içindeki nefeslerin sus puslarının içinde olmadığını bilerek…
Ve dökülecek en derin cümleler kalemime ;
Susma , sakın kilit vurma diline ,
Uzaklaştırma bizi tanıdık hallerimizden ,
Yabancılaşmayalım , beton yığını evimizin içinde ,
Ne sen benden , ne ben senden uzak , hayale dalmayalım ...
Kararmasın ruhumuz eve dönüş saatlerinde ,
Cam ekranın içinde , kaybolacağımızın ezberinden uzak olalım ,
Her gece bizi bekleyen gerçek , süprizle şaşırtsın gecemizi ,
Hem sen , hem ben , hem biz olmayı becerelim ,
Yılda bir kereye denk düşürebilsek bile...
Gölgelesin nefeslerimiz , yalnızlığımızı ,
Çoğullaştırsın bizi , darmaduman yalnızlıklarımızda ,
Yutmayalım sözcükleri , konuşmayı unutmasın dilimiz ,
Konuşmanın , sesin öneminden haberdar olalım ,
Konuştukça hayat bulacağımızı hatırlayarak...
Bi r deli , sahipsiz laflar dökülürde bağrımdan , kulak kabartanın eksikliğinden haberdarım oysa...dilim susacak yaşam içersinde , sözcüklerim anlatacak hayata dair herşeyi , bakışlarım anlamlandıracak sözcüklerimi , bazen sözcüklerim bile , gerisinde kalacak bakışlarımın , görüp anlamak isteyenin gözlerinde...