Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Nisan '12

 
Kategori
Tarih
 

Tarihimizle yüzleşmek: Osmanlı'nın acımasız gerçeği "ya iktidar ya ölüm"-9

Tarihimizle yüzleşmek: Osmanlı'nın acımasız gerçeği "ya iktidar ya ölüm"-9
 

Yeniçeriler


2. Mahmut, Alemdar Vakası ve Yeniçerilerin katliamla yok edilişi:

1808 de tahta çıkan 2. Mahmut henüz 24 yaşındadır. Sarayda gözetim altında tutulurken abisinin batılı düşüncelerinden etkilenmiştir. İlk yaptığı iş kafes hapsine son vermek olur. Ancak yine de şehzadeler gözetim altında tutulmaya devam edilecektir.

Alemdar’a can borcunu ödemek için, onun aracılığıyla ayan adı verilen dere beylerle Senedi İttifak imzalanır. Hükümranlık haklarından taviz vermiş, ama bu durum hiç hoşuna gitmemiştir. Sekbanı cedit adında yeni bir ordu kurulur. Bu da yeniçerilerin hoşuna gitmemiştir.

Alemdar’ın devlete yeni bir düzen verme çabalarından rahatsız olan ulema ve çıkar çevreleri, onun aleyhine propaganda başlatırlar. 2. Mahmut ta Alemdar’ı saltanatına ortak görmektedir.

15 Kasım 1808 akşamı Alemdar Mustafa Paşa’nın konağı basılır. Sekbanı Cedit Alemdar’ın yardım çağrısına yanıt vermez. Yeniçerilere karşı tek başına direnen Alemdar, sonunda konağını havaya uçurur. Alemdar’la birlikte 300 yeniçeri de ölür. 2. Mahmut kendi canını güvenceye almak için, 4. Mustafa ve 3 oğlunu boğdurarak cesetlerini sarayın dışına attırır. Donanma isyancıları top ateşine tutar. Alemdar’ın tüm yakın çevresi öldürülür. Destekledikleri İstanbul dışına sürülür.

Alemdar’dan onun yakın çevresinden hoşlanmayanlar ve 2. Mahmut, bu işin içinden ellerini kirletmeden çıkarken, Alemdar Vakası adı verilen bu olay, tarihe yeniçerilerin son melaneti olarak geçecektir. Günah keçisi yine onlar olacaktır.

1817 de Sırp Prensliği tanınır. Vahabilerin ve Yunanların ayaklanmaları Mehmet Ali Paşa’nın yardımıyla bastırılabilir. 1826 da yeniçeri ocağının kaldırılması son derece kanlı olacaktır. Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın Mora isyanındaki başarısı üzerine, İngiltere, Fransa ve Rusya birleşik donanması Navarin’de Osmanlı Mısır donanmasını yakar. Bu olay yeni bir Osmanlı Rus savaşına neden olur. Savaş 1830 da Edirne Antlaşmasıyla sona erer ve bu anlaşmayla Poti, Anapa, Ahıska Rusya’ya verilirken Yunanistan’ın bağımsızlığı tanınır. Aynı yıl Fransızlar Cezayir’i işgal eder.

1831 de Mısır valisi Mehmet Ali Paşa ayaklanır. Osmanlı Ordusunu arka arkaya yenilgiye uğratan Mısır Ordusu Kütahya’ya kadar gelir. 2. Mahmut bu durum karşısında Rusya’nın yardım teklifini tereddütsüz kabul eder. Osmanlı Devleti kendi valisiyle baş edememiştir. 2. Mahmut’sa devletinin en büyük düşmanının yardımını, saltanatını korumak için kabul edecek kadar aciz duruma düşmüştür. İngiltere ve Fransa hemen araya girer ve Mehmet Ali Paşa’yla Kütahya antlaşması yapılır. Mehmet Ali Paşa’ya Mısır valiliğinin yanı sıra Suriye valiliği, Oğlu İbrahim Paşa’ya Cidde valiliği yanı sıra Adana muhassıllığı verilir.

Mehmet Ali Paşa sorununu çözmek isteyen Padişah, 1839 yılında Osmanlı Ordusunun Nizip savaşında Mehmet Ali Paşa’ya bir kez daha yenildiğini öğrenemeden veremden ölür.

 Osmanlı Devleti’nde Yeniçeriler ve yok edilişleri:

Geçen yazımda Osmanlı’nın yaptığı katliamların da artık göz ardı edilemeyeceğini, üstelik tarihe hayırlı olarak geçen bu katliamdan da ayrıca bahsedeceğimi yazmıştım.

1361 de 2. Murat’ın çıkardığı Pencik kanunuyla gayrimüslim devşirmelerden kurulan yeniçeri ordusu gerçekte bir Hassa Ordusu idi. Gerçek amaçları Osmanlı Hanedanı’nı ve onun kurduğu düzeni korumaktı. Zaten 1826 da katliamla yok edilen yeniçeri sayısı 10 bini İstanbul’da toplam 20 bindir. Görüldüğü gibi devasa bir ordu değildir.

Osmanlı Devleti’nin asıl savaşçı gücü, sayıları 100 bini geçen toprağa bağlı Anadolu Türkleriydi. Bunlar tımarlı sipahilerdir.

Yeniçeriler, Balkanlar ve Anadolu’nun sadece Ortodoks Hıristiyan ahalisinden çok küçük yaşta devşirilen çocukların, düzenin bekçileri olarak yetiştirilmesi ile oluşturulan, paralı askerlerdir. Savaşta da görevleri sadece padişahı korumak ve son saldırıya katılmaktır. Padişah sefere çıkmadığında Padişah izni olmadan sefere de çıkmazlardı.

Özellikle Padişaha bağlı olmaları için milli benliklerinden koparılıyor dinleri, dilleri, isimleri değiştiriliyordu. Yeniçeriler kendileri gibi devşirme olan Osmanlı yöneticilerinin ve tamamı Hıristiyan cariyeler olan saray kadınlarının iktidar çekişmelerinde Padişahlara karşı bir piyon olarak kullanıldılar. İktidarda istenmeyen kişiler yeniçerilerce Padişahtan isteniyor ve öldürülüyordu. Devşirme düzeninin hoşuna gitmeyen Padişahlar da yeniçerilere tahtan indirtiliyor, hapsediliyor veya öldürülüyordu.

Sonuçta perde arkasındaki hiçbir kimsenin eli kirlenmiyor ve tarihe günah keçisi olarak hep yeniçeriler geçiyordu. Yazı dizimi takip edenler bu sonuçları kolayca çıkaracaklardır.

Osmanlı Düzeni’nin sakatlığı insan tabiatına aykırı bu devşirme kulluk düzeninden gelmektedir. Bu zamana kadar yazdıklarım da göstermektedir ki bu sakat düzende hiç kimse, Osmanlı Hanedanına karşı gerçek bir bağlılık duygusu da taşımamaktadır.

İşte bu sakat düzende artık istenmeyen bir unsur haline gelen yeniçeriler, yok edilmek için öncen planlı bir şekilde tüm hazırlıklar yapılır, bütün önlemler alınır. Eşkinci adında yeni bir ocak kurulur ve yeniçerilerin bu ocağa karşı ayaklanması için beklemeye geçilir. Tabiî ki beklenen olur ve yeniçeriler ayaklanır. Sekbanı cedit askerleri ve galeyana getirilen İstanbul ahalisiyle, derhal yeniçerilerin üzerine gidilir. Kışlalar top atışına tutulup ateşe verilir. Kaçmaya çalışanların çoğu kılıçtan geçirilir. Canını kurtarabilmek için Belgrat ormanına kaçmayı başarabilen yüzlercesi, orman çembere alınıp ateşe verilerek diri diri yakılacaklardır.

Devam eden günlerde katliam tüm ülkeye yayılır ve İstanbul dışındaki yeniçerilerde yok edilir. Sadece İstanbul’da 10 bin ve bütün ülkeye yayılarak toplam 20 bin yeniçeri katliama uğrar. Memleketlerinden ve benliklerinden koparılan bu insanlar, düzende istenmeyen unsur haline gelince işte böyle insanlık dışı bir şekilde katledilirler. Birde bu katliama Vakai Hayriye adı verilir yani hayırlı olay.

Dünya tarihinde hiçbir devlet kendi ordusunu böyle katletmemiştir. İnsanlık tarihinde hiçbir katliam, bu katliam gibi tarihe hayırlı olarak geçmemiştir.  

Yazıma Sultan Abdülmecit, Tanzimat ve Islahat fermanlarıyla devam edeceğim.

AHMET ELDEN            

 

 

 

  

  

 
Toplam blog
: 138
: 5557
Kayıt tarihi
: 05.10.11
 
 

1968 Afyon doğumluyum Antalya'da yaşıyorum. Antalya end. meslek. lisesinden sonra Anadolu Ünivers..