Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '21

 
Kategori
Felsefe
 

Tekamül

TEKÂMÜL

          İnsanoğlu yeryüzünde sadece bir bireyken ve karşı cins ile iki bireyden bir aile, yani bir bütünlenmiş birey olduğundan beri, güç ve ihtişam peşindedir. Bu onun tekamül sürecinin, ehlileşme sürecinin başlangıcıdır.

          Tekâmül edecek, kemale erecek kâmil insan olacaktı.

          Ne yazık ki tekâmül ettiyse de kâmil insan olmaktan ziyade vahşileşti.

          Herkese yetecek kadar su, toprak, hava ve arazi var. Okuyacak kadar yazı, araştırıp öğrenecek kadar insanlık tarihi ve doğru yolu gösteren kadim bilgilerle bilgeler, bilgelerin mirasları var.

 

            Kavga etmeden, savaşmadan, sadece hakkına ve payına düşene razı olabilme erdemi eksik.

             Daha adil, daha hakka saygılı olamayan bencil, çalıp çarpmaya alışmış, arsız, en güçlü, en zengin olma hırsıyla vahşileşmiş bir insan üretti kurduğumuz Dünya düzeni.

             Bu öve öve bitiremediğimiz, Devletlerin uyguladıkları yönetişim sistemi, yani demokrasi, yani cumhuriyet aslında, insanlar arasında rekabetçi, yani yanındakinin üstüne basıp büyüme kolaycılığı insanı bozdu.

             Bu düzen, insanoğlunun kendi içinde, anormal zenginler, devletlere kafa tutacak zenginler, bunların örgütlenerek tröstler, dev teknoloji atölyeleri ile savaş makileri, tank top, uçak, nükleer bomba, daha da ileri giderek biyolojik silah üretip depoladılar. Sonra kalkıp bunları sınırlandırma anlaşması yapacak kadar kendilerini kandırıyorlar.

 

             İnsanlığın kendi içinde devleştirdiği zenginler geldiğimiz devirde, öyle güç zehirlenmesi yaşıyor ki, ‘8 milyar insan fazla’ zamanında keşfettiğimiz tabi seleksiyon işlemedi, müdahale edip ‘nüfusu azaltalım’ propagandasıyla devletleri zorluyorlar.

             Yani bu zenginlerin Devletlerin üstünde, Uluslar arası kuruluşların üstünde, sınırı sakarı olmayan, kiminin İlluminati dediği, kiminin üst akıl dediği, kiminin de şeytana uyan veya insan suretinde şeytanlar dediği bir olağan dışı güç örgütü olarak yazılıp çizildiği bir zümredir.

 

         “Evet, kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah bizi yeryüzünün varisi kılmak istiyor. Kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah O’nu ve kavmini 7 yıl bolluk ve 7 yıl kıtlıkla imtihan etti.

        Allah bizi de, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak KİMİ ZAMAN EKSİLTEREK imtihan edecektir. Ve o Allah, biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmeden, bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir. Ve o Allah, cahil ve zalim bir topluluğa, kâfirler, fasıklar ve münafıklar topluluğuna yardım etmeyecektir. “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden helak olan bir kavim olmak istemiyorsak” yeniden bazı şeyleri düşünmemiz gerekiyor”.

 

             "Talut ordusunu harekete geçirip sefere çıkınca askerlerine şöyle dedi: Allah sizi, bir ırmakla imtihan edecektir: İmdi onun suyundan içen benden sayılmayacak;  sadece avucuyla aldığı miktar muaf olmak üzere, kim onun suyunu içmezse o da benden sayılacaktır.”(...)

           "Talut’un beraberindeki müminler ise Câlut ile ordusuna karşı çıkınca dediler ki: 'Ya Rabbenâ, üstümüze (gürül gürül) sabır yağdır,  ayaklarımıza sebat ver ve kâfir topluluğa karşı bizi muzaffer eyle!'”

          "Derken Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvut Câlut’u öldürdü, Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve dilediği birçok şey öğretti. Eğer Allah bazı insanların şerrini bazıları ile önlemeseydi dünyadaki nizam bozulurdu. Lâkin Allah âlemlere büyük lütuf ve inayet sahibidir.”(Bakara, 2/246-251).

 

            Bu vahşilik ve isyankârlık; ta Talut ile Calut dönemi ile başlar, günümüzde aynı, fitne fücur, fikir-kuvvet ayrılığı ile vahşete düşürdü insanlığı.

 

           Bu gün kişiler sapkın düşünce etrafın güçlerini-zenginliklerini birleştirerek hâkimiyet hevesi peşinde Allah’a şirk koşmak ve güç-zenginlik sarhoşluğu içinde kendilerini Dünya hakimi görmek istiyorlar, hakimiyetin kendilerinde olduğuna olabileceğine inanıyorlar.

           Bilim-teknolojideki gelişme kendi kontrollerinde ve hakimiyetinde olduğu için, İnsanoğluna hakimiyetin kendilerinde olması gerektiğine inanıyorlar.

 

           Dolayısı ile hiç alışılmamış dünya olaylarını, COVID-19, iklim değişikliği, çevre felaketleri, deprem, seller yangınları ellerindeki teknolojileri kullanarak, hayatiyeti ürkütücü değişimlerle alışılmışın dışına kaydırıyorlar. Böylece ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışıyorlar.

 

            Ama onların İnsanoğlu üzerinde hesapları ve planları varsa, Allah’ın da bir hesabı ve bir planı vardır.

            İnsanoğlu bu sınavı geçecek, Allah’ın takdir ettiği tekâmül sürecindeki sınavları kazanarak, tekamül edecek, kemale ererek, Allah’ın bahşettiği yer yüzünün halifesi mesuliyetini kavrayarak, insanı kamil olduğunda vahşet devri, sömürü, adaletsizlik, talan bitecek. 

           “Mûsâ’dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerine dikkat ettin mi? O vakit onlar aralarındaki Peygambere: 'Ne olur, bize bir hükümdar tayin et de biz de Allah yolunda cihat edelim!' demişlerdi(...)"

            "Peygamberleri onlara dedi ki: 'Allah size hükümdar olarak Talut’u tayin etti.' Onlar ise: 'Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık iken, nasıl olur da o bize hükmedebilir ki! Üstelik servetten de nasibi fazla değil!' dediler. Peygamber şöyle cevap verdi: 'Allah onu size üstün kıldı, ona geniş ilim ve sağlam bir vücut verdi. Allah hakimiyeti dilediğine verir. Allah’ın lütfü boldur, her şey gibi kabiliyet ve liyakatleri de bellidir.'"

             "Peygamberleri devamla şöyle dedi: Onun hükümdarlığının alâmeti, size içinde Rabbinizden bir sekîne ile Mûsâ ve Harun’un manevî mirasından bir bakiyenin bulunduğu  ve meleklerce taşınan bir sandığın gelmesidir. Eğer iman etmeye niyetli iseniz bunda, elbette sizin için delil vardır."

 

             "Talut ordusunu harekete geçirip sefere çıkınca askerlerine şöyle dedi: Allah sizi, bir ırmakla imtihan edecektir: İmdi onun suyundan içen benden sayılmayacak;  sadece avucuyla aldığı miktar muaf olmak üzere, kim onun suyunu içmezse o da benden sayılacaktır.”(...)

           "Talut’un beraberindeki müminler ise Câlut ile ordusuna karşı çıkınca dediler ki: 'Ya Rabbenâ, üstümüze (gürül gürül) sabır yağdır,  ayaklarımıza sebat ver ve kâfir topluluğa karşı bizi muzaffer eyle!'”

          "Derken Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvut Câlut’u öldürdü, Allah ona hükümdarlık ve hikmet verdi ve dilediği birçok şey öğretti. Eğer Allah bazı insanların şerrini bazıları ile önlemeseydi dünyadaki nizam bozulurdu. Lâkin Allah âlemlere büyük lütuf ve inayet sahibidir.”(Bakara, 2/246-251).

 

             “Mısır hükümdarı Firavun gördüğü bir rüya ile tüm erkek çocuklarının öldürülmesini istedi. Musa Aleyhisselam’ın annesi İmrân, onu bir sandık içerisinde Nil nehrine bıraktı. Allah’ın lütfu ile bu sandık Firavun’un sarayına gitti ve Firavun’un hanımı Asiye bu çocuğa sahip çıktı. Firavun’un da sarayda kalmasına izin vermesi ile Musa Aleyhisselam Firavun’un sarayında büyüdü.

            Musa Aleyhisselam yanlışlıkla bir adamı öldürmesi sonucu Firavun’un kısas yapmak istemesi dolayısı ile Mısır’dan ayrılarak Medyen’e gitti. Burada Şuayp Peygamber ile tanıştı. Onun kızı Safura ile evlendi ve on yıl onun koyunlarını güderek çobanlık yaptı.

          On yıl Medyen’de kalan Musa Aleyhisselam İsraîloğulları’nı zulüm altında bulundukları Mısır’dan çıkarmak için Mısır’a giderken Tur Dağı’nda kendisine iki mucize ile birlikte peygamberlik verildi ve Firavun’a tebliğ için vazifelendirildi.

           Musa Aleyhisselam’a asa ve elini koynuna soktuğunda parlak bir güneş gibi bembeyaz bir hâle gelmesi mucizeleri verildi. Allah’ın dinini tebliğ eden ve mucizeler gösteren Musa Aleyhisselam’a Firavun iman etmedi ve iman edenlere de zulüm ve işkenceler yaparak öldürttü.

            Musa Aleyhisselam iman edenlerle birlikte Mısır’dan ayrılan Kızıldeniz’e geldiğinde deniz ikiye ayrıldı fakat kafileyi takip eden Firavun ve ordusu Kızıldeniz’de boğularak helak oldu”.

 

           Bu günkü Firavunlarda ataları gibi helak olacaklar.

          Ama onların İnsanoğlu üzerinde hesapları ve planları varsa, Allah’ın da bir hesabı ve bir planı vardır.

            İnsanoğlu bu sınavı geçecek, Allah’ın takdir ettiği tekâmül sürecindeki sınavları kazanarak, tekamül edecek, kemale ererek, Allah’ın bahşettiği yer yüzünün halifesi mesuliyetini kavrayarak, insanı kamil olduğunda vahşet devri, sömürü, adaletsizlik, talan bitecek. Recep Alkan

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..