Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

03 Ağustos '09

 
Kategori
Eğitim
 

Topluma okuma alışkanlığı kazandırabilmeliyiz

Topluma okuma alışkanlığı kazandırabilmeliyiz
 

Kişiliğimizin oluştuğu dönem çocukluk dönemidir. Yetişkinler olarak bizlerin okuma alışkanlıkları, çocuklarımızın okuyan ve ne istediğini bilen birer birey olmalarını sağlayacaktır.

Okuma alışkanlığı da çocukluk döneminde kazanılabilmektedir. Okuma alışkanlığı kazanamamış yetişkinler, çocuklara nasıl örnek olabileceklerdir. Bence yetişkinlerden başlamayı düşünmek en zor olan yolun seçilmesidir. Elbette hiçbir şey yapılamaz ya da yapılmasın demek istemiyorum. Yabanıl hayvanların bile eğitilebildiğini düşünecek olursak yetişkinlere okumanın önemi duyumsatılabilir, bir gereksinim olduğu kavratılabilir. Çağımızın teknolojik olanakları bu konuda çok önemli fırsatlar sunuyor bizlere. Öncelikle eğitimin kişisel gelişime katkısı sağlanmaya çalışılmalıdır. Çocuklar ve gençler olumlu ve olumsuz tutum ve davranışları yaşıtlarından ve model aldıkları öteki birey ve gruplardan öğrenmektedirler.

Okuma alışkanlığını ancak kendi çabamızla kazanabiliriz. Dışardan ne kadar baskı olursa olsun, kişi kendi istemiyorsa bu alışkanlığı kazanamaz. Öğretmenlerimizin ya da anne babalarımızın bizi kitap okutmak için zorladıklarında hangi hilelere başvurduğumuzu hepimiz iyi bilir ve söyleriz. Erken yaşlarda okuma alışkanlığı kazanabilmiş çocuklarda sözcük dağarcığı zenginleşmekte, bilimsel düşünebilme, yaratıcı zeka, dinleme ve anlatım yetenekleri gelişmektedir. Okuma alışkanlığı edinememiş kişiler hangi makam ve mevkiye gelmiş, hangi diplomaları edinmiş olurlarsa olsunlar düşünme ve fikir sahibi olma konularında yetersiz kalacaklardır. Kitap okuma bireyin kişiliğini, karakterini, ufkunu geliştirecek , yaşamı gönül gözüyle görmesini, sevmesini, yaşamasını, yaşatmasını, mutlu olmasını ve öteki bireyleri mutlandırmasını sağlayacaktır.

Mevcut sistemde çocuklarımız çağdaş ve bilimsel eğitim anlayışına karşıt bir biçimde birer yarış atı gibi yetiştirilmeye çalışılmakta ve bundan da hem çocuklarımız hem de memleketimiz zarar görmektedir. Bir ülke için, gençlerini yüksek öğrenimden geçirip de onları üretime kazandıramamak kadar büyük bir savurganlık olamaz. Askeri okulların öğrenci alımı, yetiştirilmesi ve mesleğe kazandırılması öteki alanlara uygulanamaz mı? Devlet bu konuda planlama yapabilmekten aciz midir? Bu ülkenin yıllık doktor, öğretmen, mühendis, teknisyen, tekniker, hemşire vb.gereksinimi sayısı belli değil midir? Tarım, hayvancılık, turizm, sanayi politikamız ; çocuklarımızın geleceği düşünülerek belli bir plan ve proğramla iyi bir yola kanalize edilemez mi, edilmemeli midir? Yetişkinlere okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışmada, çok önemsediğim deneyimlerimiz var. Halkevleri, halkodaları gibi. Geri kalmış ülkelere bir eğitim modeli olarak UNESCO tarafından tavsiye edilen Köy Enstitülerimiz var.

Okuma kursları düzenleme ve kitaplar üzerine sohbetler yapma, kitabı ve okumayı sevdirmeye yönelik etkinlikler düzenleyebiliriz. Bütün bunların sağlanabilmesi için; çağdaş, demokrat, bilimsel düşünebilen, yurtsever, aydın kafaların yönetimine gereksinim vardır. Yöneticiler, toplumu tanıyan, eğitici yönü olan, kitap okuyan, kendini geliştirebilen, önder bireyler olmalıdırlar. Topluma her konuda etkin birer model olmalıdırlar. Ne yazık ki seçmen çoğunluğumuz bütün bunların ayırdında olmayan, açlık sınırının da altında yaşam savaşı veren, yüzde sekiz buçuğu hala okuma yazma bilmez bireylerden oluşmaktadır. Kendileri, gerici, çıkarcı politikacıların ardında saf tutmuş insanlar, ağababalarının ağzıyla “ Aydınlar bu ülkeye ihanet ediyorlar” diye düşünebilmektedirler. Başka hiçbir şansımız yoktur. Bu malzeme ile bu gemiyi yürütmenin yollarını bulmak zorundayız. İşimizin kolay olmadığını biliyoruz.

Çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız yorulmadan, usanmadan.

 
Toplam blog
: 190
: 3134
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

Emekli öğretmenim. Yurdunu, ulusunu seven, her konuda sorumluluk sahibi gençler yetişsin istiyorum. ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara