- Kategori
- Ankara
Tunalı Hilmi Caddesi
Tunalı Hilmi-Kuğulu Park
Her şehrin kalbinin attığı yüreklerin oraya doğru aktığı, çekim alanı oluşturan ahalinin toplandığı bir meydanı veya bir caddesi vardır. İstanbul’un İstiklal, Bağdat caddesi, İzmir’in Kordon’u gibi.
Ankara’nında en işlek hemen her gün binlerce kişinin gelip geçtiği geç saatlere kadar ışıltısını, enerjisini kaybetmediği, her daim canlı heyecanlı bir caddesi var. Kimileri sabahın erken saatlerinde koşar iş telaşıyla gergin bezgin, kimileri akşamında hüznüne sığınır müzik eşliğinde demleneceği bir kuytunun! Kimileri de tutar bebişinin elinden, Fıskiyeli gölde mağrur süzülen kuğuların park’ına atar bedenini. Kimi de kalabalıklarda yalnızdır.
Ketumdur biraz! ama bir o kadar da ana gibidir yüreği, şefkatlidir! açar kucağını dostuna düşmanına, taşralısına… Kimi çayını, kahvesini yudumlar günbatımın da Gloria Jeans da, Starbucks da.
Kimi fal baktırır kahve-namesinde!
Kimileri de birasıyla demlenir irili ufaklı barlarında!
Siddharta'da Random’unda, Kıtır’ında…
Sokak çalgıcıları hüznün nağmeleriyle eşlik eder yalnızlara… aşıkların, buluşma yeridir kıpır kıpır yüreklerin tenhasında.
Ne baharından vazgeçebilirsiniz ne kışından. Ekimde açar kapılarını Şinasi ve Akün Sahnesinde! Sineması kapansa da fark etmez, Bir aşağı bir yukarı! Adidas eşofmanlı, Converse takıntılı zıpırları terketmez onu! günbegün dolar taşar kırık dökük kaldırımları. Bahtsızdır Belediyesinden şanssızdır, hak ettiği değeri göremez yıllar yılı.
Kimileri için de bir Pazar kahvaltısıdır Brunch’dır ailece Rosso da, Mado’sunda.
Ne kerameti, gizemi vardır bilinmez, ama büyülüdür, madde gibi alışkanlık, bağışıklık yapar çeker başkentliyi koca bi çınar gibi gövdesine.
Şimdi geleliim! hikayesine;
20 yüzyılın başlarında Cumhuriyetin ilan edildiği yıllara değin iç anadolunun bozkırında henüz kasaba görünümünde bir şehirmiş Ankara! Şehrin orta yerinde yamaçlardan aşağı doğru süzülerek de bir dere akarmış. Çankaya’nın eteklerinde. Dere boyunca uzanan kavaklarda, mağrur esermiş rüzgar bu ağaçların dallarında… Baharla yeşeren yapraklarında rüzgarla savrulan pamukçuklar uçuşurmuş özgür kuşlar gibi sema da. İşte mahalle de adını nazende akan bu Kavaklı dereden almış. Dereboyu derlermiş o zamanlar adına.
Yine o yıllarda Bir Hilmi bey yaşarmış bu civarda. Ailesi Tuna boylarından göç ettiği için Tunalı Hilmi bey derlermiş lakabına. Türk siyasi tarihinde İki ulus arasında köprü kurmuş hem Osmanlının Meclis-i mebusanın da hem de TBMM üyesi olarak geçmiş adı tarih satırlarına. Jön Türkler adıyla yenilikçi Türkçülük akımının öncüsü aynı zaman da işçi, köylü, eğitim ve kadın hakları savunucusu olarak dönemin hep birkaç adım ilerisinde olmuş.
1928 de vefat eden Tunalı Hilmi beyin kişiliği, saygınlığı, Türk siyasi tarihine katkılarının yanı sıra sahip olduğu tüm varlığını ve arazisini devlete bağışlamış. İşte bu yüzden aydın ve vatansever bu şahsiyetin adı verilmiş caddeye! Bundan böyle de “<ı>Tunalı Hilmi Caddesiı>” olmuuş!!!