Türkiye ve AB ilerleme raporu

Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2011 yılı Türkiye İlerleme Raporu hafta içinde yayınlandı.

Raporda Türkiye’nin son bir yılda gösterdiği performans değerlendirilmiş ve özet olarak şu tespitlerde bulunulmuş:

Türkiye’nin AB’ye uyum kıstaslarında, siyasi yönden yeterli ancak temel hak ve özgürlükler yönünden yetersiz kaldığı söylenmiş.

Özellikle ifade özgürlüğü konusundaki gelişmeler kaygı verici bulunmuş. Gazeteci ve yazarlar hakkında açılan davalar ve internet kısıtlamaları örnek gösterilmiş.

“Hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye karşı işlenen suçlara ışık tutma açısından Balyoz ve Ergenekon davaları Türkiye için fırsat olmayı sürdürüyor” denilmiş.

Devamla, “ancak sanıkların tutukluluk süreleri uzun ve sanık avukatları delilere ulaşmada sıkıntı yaşamakta” ifadelerine yer verilmiş.

Türkiye’nin ordu üzerinden sivil denetim konusunda iyi ilerleme kaydettiği ve böylece TSK’nin yetkilerini aşan konulara müdahale girişimlerinin azaldığı vurgusu yapılmış.

Bu olumlu gelişmelere rağmen; hala YAŞ yapısının değiştirilmediği ve Genel Kurmay Başkanlığının, Savunma Bakanlığına bağlanamadığı gerçeğine dikkat çekilmiş.

“Cezaevleri kalabalık ve yatanların yüzde 47’si tutuklulardan oluşuyor. Kalabalık nüfus ve yavaş işleyen yargı nedeniyle koşullar iyileştirilemiyor.”

“Geçen yıl uygulamaya koyulan yeni anayasa paketi sayesinde Adalet Bakanlığı’nın HSYK üzerindeki etkisi azaldı. Çoğulcu ve temsili yüksek bir kuruma dönüştü.” denilmiş.

Deniz Feneri davasına bakan savcıların değiştirilmesi ve henüz dava iddianamesinin hazırlanmamış olması kaygı verici olarak nitelendirilmiş.

Raporda yolsuzlukla mücadele ve milletvekili dokunulmazlığı konularında umulan ilerlemenin olmadığı hususuna dikkat çekilmiş.

Kadına şiddet ve namus cinayetlerinde artış olduğu; polisin yardım, savcı ve hâkimlerin ise yargılama konularında yetersiz kaldıkları vurgulanmış.

Raporun devamında Kürt Açılımı’nın sürdürülmesi istenmiş, korucu sistemi, mayınlar ve PKK’ın sorunlara yol açtıkları hatırlatılmasında bulunulmuş.

Yeni anayasanın yapımı konusu, raporda geniş yer almış. Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve azınlık haklarına saygıyı güvence altına alan;

Kürt meselesinin de bulunduğu köklü sorunların çözümünü sağlayan geniş katılımlı ve uzlaşmacı yeni bir anayasanın yapımı önerilmiş.

Dışişleri Bakanlığı komisyonun İlerleme Raporu’nu değerlendirirken tespitlerin ölçülü ve adil olmadığını vurgulayarak, serzenişte bulunmuş.

Ne yazık ki Avrupa Komisyonu tespit, öneri ve isteklerinde haklı!

Çünkü yıllardır AB’ye katılmak isteyen biziz; her yıl düzenlenen raporlarda belirtilen eksiklikleri gidermeyen de yine biziz.

Dahası raporda belirtildiği üzere; AB, Türkiye’ye 2011 yılında 782 milyon Euro hibe etmiş. Amaç; bu parayla eksiklikleri giderip, uyum sürecinde ilerleme kaydetmek!

Parayı alıp, harcayan ve beklenen ilerlemeyi yapmayan biz olduğumuza göre, hesabını vermek de yine bize düşmez mi?