- Kategori
- Blog
Tuzlu kahve!

Tevazu yüce bir duygudur, en azından bana öyle öğretildi.
Ne kadar çok ve ne kadar iyi niteliklere sahip olursak olalım, bir insan kendisini başkalarından üstün görüyor ve karşısındakini küçümsüyorsa, sahip olduğunu sandığı bütün o iyi nitelikler göze görünmez olur.
Ve sayfasına gelen bir misafiri, rencide etmekte bile hiç bir sakınca görmez, davranışlarına ölçü koymayı bilmezler.
Ve kendilerine gösterilen samimi ilgi karşısında en umulmadık sözler sarfederler.
Az önce bir blog yazısı için yaptığım ciddi bir yoruma verilen gayrıciddi cevap aynen şöyleydi.
“Amaaaan Arif bey. Boş verin ayol, bunlar sizin için derin mevzular, paylaşım konularına benzemez. Siz şimdi blog kategorisinde bir paylaşım yazısı yazın da okuyalım”
(Bu konuların birebir örneklerini, bir çok arkadaşımız gibi kendileri de onlarca defa yazmışlardır oysa!)
"Bende hiç vakit geçirmeden bu sipariş paylaşım konusunu kaleme alıyorum, isteği üzere!"
Şu an moralim çok bozuk çünkü!
Bir yılı aşkın yazarlığım süresince, kendileri dahil olmak üzere, hiç bir arkadaşımıza hiç bir konu da kırıcı davranmadım.
Yani bu cevabı gerektirecek hiç bir davranışa zemin oluşturmadım.
Tepkim bu nedenledir, haksızmıyım sizce?