Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '07

 
Kategori
Sinema
 

Uçurtmayı Vurmasınlar

Uçurtmayı Vurmasınlar
 

Eve geldim. TV yi açtım. Kayda değer bir şey yok. Yarışma zırvaları. Zaplıyorum. TRT 2 de yıllardır seyretmekten bıkmadığım bir filim. Altıncı kez seyrediyorum. Her karesini hafızama kazımış olduğum halde hala bana ilk seyrettiğim andaki duyguları yaşatan enfes filim. 1989 yapımı eser, Feride Çiçekçioğlu'na ait. Yönetmen Tunç Başaran. Nur Sürer ve Ozan Bilen'in inanılmaz müthiş performansları ve haklı bir klasik baş yapıt. Üzerinden 18 yıl gibi koca bir süre geçmesine ve defalarca seyredilmesine rağmen hala izleyende aynı hissiyatı yaşatan eser.

Beş yaşındaki bir çocuğun gözüyle kadınlar hapishanesinde yaşanan hayatı ve olayları anlamlandırmaya çalıştığı bir filim. Şanslı bir bakıma Barış, ablaları var. Hele içlerinde bir İnci Ablası var ki. Henüz beş yıllık olan yaşamında gördüğü ve bildiği soğuk hapishane duvarları ve avlusudur. İnci sayesinde doğayı, dış dünyayı ve sevgiyi tanır. Oysaki O'nun bildiği dış dünya avludan görünen küçük bir gökyüzü parçasından ibarettir. Bir sabah gökyüzünde gördüğü uçurtma Barış'ı çok heyecanlandırır. Uçurtmayı renkli kocaman bir kuş sanmıştır. İnci, dışarı çıkarsa onu da götüreceğine ve birlikte uçurtma uçuracaklarına söz verir. Artık özgürlük Barış için "İnci ile birlikte uçurtma uçurtmak" demektir. Filimin replikleri de hiç unutulmaz.

-"Yavrum niye yaptın çişini altına?"
- "Ben yapmadııım! "
- "Ya kim yaptı?"
-" (külodundaki resmi göstererek) miki!"

-“Burda uçmaz Barış’cım, çok küçük gelir bu avlu ona.”
-“Küçük uçurtma uçururuz.”
-“Yine uçmaz. Kocaman çayırlarda uçurmak gerekir.”
-Kocaman çayır nasıl olur inci ?”

Bir de radyoda duyulan af haberinden sonra umutlanan kadınların "Af çıkacak;af çıkacak" müziği eşliğinde göbek atışları umudun göbek ayışları değilmiydi?

-"Git yak şu kitabı
-"Bak bakalım kitabı yakıyomu?"
-"Bak bakalım yakılıp yakılmadığnı kontrol ediyomu?"

- Kitabın yakılıp yakılmadığı kontrol edilmiştir."
-"Kitabın yakılıp yakılmadığına bakılmıştır."
-"Kitap yakılmıştır."

İnci'nin tahliye olup gidişinde, sırf Barış'tan kopmak çok zor olacağı için, Barış uyurken gitmesi ve Barış'ın İnci'nin arkasından bir serzenişi vardır ki akıllara ziyan.

-"İnnnnciiiiii!!!"

İnci gider. Barış bekler. Bekler. Bekler.
-“İnci beni unuttu” der...

Bir gün uçurtma olur döner İnci... Önce Barış görür uçurtmayı. Ardından bütün koğuş. Şenlik ve neşe vardır avluda. Hapisane yönetiminin durumdan haberdar olması çok uzun sürmez. Gelirler

-“Vurun” der birisi! Durur sevinç çığlıkları
-“Vurun şunu” der! sessizlik ...

Ama kaçar uçurtma mermilerden... Özgürlüğüne doğru umut tekrar yeşerir Barış’da... Vuramazlar diye düşünür Barış ve uçurtmayı vuramazlar...

Oysaki bu filimden sonra nice uçurtma vuruldu bu ülkede.

31 Ocak 1990 Muammer AKSOY;
6 Ekim 1990 Bahriye ÜÇOK ;
24 Ocak 1993 Uğur MUMCU ;
30 Aralık 1994 Onat KUTLAR;
8 Ocak 1996 Metin GÖKTEPE ;
21 Ekim 1999 Ahmet Taner KIŞLALI ;
VE
19 Ocak 2007 Hrant DİNK ;

Bu ülke küçücük bir hapishane avlusu değil. Bu ülkenin insanları, tüm dünyası küçücük bir hapishane avlusu ile sınırlı minik Barış değiller. Her ne kadar Bilmemnehattan'larla; Bilmemnekent'lerle; Bilmemne konutları ile, bilmemne plazalarla bu ülkenin kocaman çayırları hapishane avlusuna benzetilmeye çalışsa da, asla va asla o kocaman çayırlar, o çayırlarda uçurulan uçurtmalar tükenmez. Bu ülkde uçurtmalara dar gelecek avlu olmaz. Onlar mutlaka uçacakları uçsuz bucaksız çayırları bulurlar.
ARTIK LÜTFEN BU ÜLKEDE UÇURTMALARI VURMASINLAR!!!!

 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..