Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '06

 
Kategori
Eğitim
 

Üniversitemi kentten uzağa atın, daha uzağa...

Üniversitemi kentten uzağa atın, daha uzağa...
 

Herkesin bildiği üzere üniversite yerleşkelerinin seçiminde birçok bilimsel faktör rol oynar. Ama 1970’li yıllardan sonra pek çok ülkede ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu seçimde ideolojik faktör önemli bir yer kazanmıştır.

Üniversitenin bilgi üretim merkezi olma kimliği, onun özgürlükçü yapısı ve verdiği özgür insan yetiştirme mücadelesi, egemen iktidar çevrelerini her zaman tedirgin etmiştir. Üniversiteler üzerinde baskı kurmak istemeleri, hocaları eğitim alanından uzaklaştırmaları, onları hapse atmaları, hep bu korkularından kaynak alır. Son yıllarda ise yeni bir yol daha bulunmuştur. O da üniversiteyi ve onun esas unsurları olan hoca ve öğrencileri olabildiğince kentten uzağa, insanların ve yaşamın bulunmadığı, kolay kontrol edilebilir, yalıtılmış bölgelere sürmektir. Böylece denetlenebilir bir bilgi üretimini sağlamak ve üniversitenin kent insanıyla, kentin dinamikleriyle buluşmasının önüne geçmek, aynı sebeplerle hayattan kopartılmış bir öğrenci gençliği yaratmak mümkün olabilmiştir. Kente sadece ekonomik değil, daha önemli gördüğümüz, kent kültürünün yaratımı sürecine eklemlenmek suretiyle vereceği katkısı elinden alınmış öğrenci gençlik, depolitize ve lümpen olmaya mahkum edilmiştir.

Adeta zayıf doğan bebeklerin konulduğu oksijen çadırındaki gibi, tamamen sterilize ve suni bir yaşam ortamında yetiştirilen üniversite gençliği, ülke sorunlarını bilmeyen, halkına yabancı ve yaşamdan kopuk bırakılmaktadır.

Pek çok Üniversitenin yer seçimi, işte bu bağlamıyla ele alındığında sorunlu gözükmektedir.

Oysa şehir içindeki bir üniversite, öğrencileri kent yaşamından koparmayacaktır. Kentin kültür etkinliklerini iki ders arasındaki iki-üç saatlik boşluklarında bile takip edebilme imkânı vereceğinden kent-içi kültürel faaliyetlerin artmasını temin edecektir.

Kentin ve ülkenin sorunlarıyla ilgili çeşitli sivil toplum örgütlerine üye olmak suretiyle hem faydalı olacak hem de kendisi için ileride kullanacağı teorik bilgilerini pratiğe dökme imkânı bulacaktır. Böylece hep eleştirdiğimiz apolitik gençlik deyimi yerine, düşünen, çözüm üreten ve halkını tanıyan bireyler olarak, ileride görev alacakları çeşitli yönetim kademelerinde daha yararlı olacaklardır.

Tiyatro, sinema, konser, dinleti, söyleşi, tartışma platformları gibi kentin kültürel unsurlarının gelişmesine, gerek izleyici olarak gerekse katılımcısı veya sanatçısı olarak vereceği katkıyla yardım etmiş olacaktır. Zaten üniversite derslerden ibaret değildir. Üniversite eğitimi bütün bu saydıklarımızdan oluşan bir bütündür. Üniversiteyi sadece derslerden ibaret sayanlar, mutlaka bir gün mühendis, doktor veya avukat alabilirler, ama adam olamazlar.

Kentteki kendi mesleği ile ilgili bir odaya uğramamış bir tıp ya da mühendislik öğrencisinden veya bırakın kentte okulda dahi bir hak arama mücadelesine katılmamış bir hukuk öğrencisinden ülkeyi kurtarmasını beklemek, sadece saf bir hayaldir.

 
Toplam blog
: 34
: 4474
Kayıt tarihi
: 22.07.06
 
 

Kendimi bildim bileli hiç saf su içmedim... ÇAY benim abu hayat suyum... İnce belli bardakalar çabuk..