Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '17

 
Kategori
İstanbul
 

Üşüdüm İstanbul, Üstümü Örtsene…

Üşüdüm İstanbul, Üstümü Örtsene…
 

Kendimi bildim bileli bu soğuk İstanbul sokaklarındayım. Kâh bir çiçekçinin kucağında bir trafik lambasında, kâh bir caddenin köşesinde yarı baygın bir kucakta. İnsanların o hakir ezici bakışları altında, içim titreye titreye büyüdüm bu izbe sokaklarda.

İstanbul bana hiç adil davranmadın, biliyorsun. Benim seçimim değildin sen, benim suçum da yoktu ama herkesten çok benim üzerime geldin yine de. En çok ben üşüdüm bu şehirde oysa daha çocuktum.

Karnımı bir parça kuru ekmekle bir de Lokantaların o ihtişamlı camekanlarının buğusunda doyurdum bu şehirde. Bir naylon sepet oldu en güzel oyuncağım bir de çamura saplayarak oynadığım çiviler. Aslında doğruyu söylemek gerekirse mutluydum ben kendi hayatımda, daha fazlasını hayal edemediğim için herhalde istemiyordum da. Ama öyle olmuyormuş işte, saplanınca bir kez İstanbul’a içine içene çekiyor insanı da, adeta boğarmışçasına. Sonra anladım ki o yediğim kuru ekmekte de gözü varmış İstanbul’un. Çalışmayınca o da fazlaymış küçücük bir çocuğa.

El açmak, dilenmek bir oyundan gerçeğe döndü hayatımda, oysa ben bir oyun sanıyordum onu hayatımda. İnsanların bakışlarının ne anlama geldiğini İstanbul öğretti bana. Acımayı gördüm önce gözlerinde, sonra hakir görmeyi ve büyüdükçe korkuyu gördüm gözlerinde İstanbul’un. Dilenmekten terfi alınca trafik lambalarına daha bir ağırlaştı sırtımdaki yük adeta. Tenim doğuştan ele veriyordu kendini, nereye gitsem damgalanmış gibiydim sanki.

Çocukluğumun en büyük rüyası siyah önlük ve bembeyaz bir yaka ile sırtımda okul, elimde bir beslenme çantasıyla okula gidebilmekti. Daha fazlasını istemedim senden İstanbul. Varsın olsun terlikle de giderdim varsın olsun beslenme çantamda küflü bir ekmek parçası olsun önemli değildi. Büyüdükçe insan hayallerini ve onlarla birlikte mutluluklarını da içine gömmeyi öğreniyordu. Her ne istediysem boğazımda düğüm gibi kursağımda kaldı ve bunlar o kadar çoğaldı ki artık hiç bir şey isteyemez oldum hayattan. Saatlerin, günlerin ve ayların nasıl geçtiğini anlayamıyordum. Sadece mevsimleri hissediyordum vücudumda, baharlar ve yaz güzel geçiyordu da kışın içim titriyordu adeta.

Artık gücüm kalmadı İstanbul sana. Uzun zamandan beri aksırıyorum ciğerlerim yana yana. Herhalde soğuklardan olsa bilemiyorum, her gün kendimi biraz daha güçsüz hissediyorum.

Yarının bugünden daha iyi olacağına inansaydım belki de kendimi bu kadar bırakmazdım İstanbul’a. Takatim kalmadı kapı kapı dilenip dolaşmaya. Bir karton üzerinde bir apartman korkuluğunda zalim İstanbul’un zalim kışı üstüme üstüme geliyordu. Üşüyordum, üşüyordum….

Üşüdüm İstanbul, Artık Üstümü Örtsene…

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 53
: 1670
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

  Merhaba ; Bakmayın böyle yazılar yazdığıma, bilgi okyonusunda bir balık etmem nazarımda. Paylaş..