Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ağustos '17

 
Kategori
Dostluk
 

Varsın Sınasın Râbb’im Dostların Yokluğuyla

Varsın Sınasın Râbb’im Dostların Yokluğuyla
 

Erdal Hoca’m da göçtü gitti işte. Başına gelecekleri hissederek gitti. Kaderciliği ondan beklenir zarafetteydi. Öte tarafın daha iyi olduğunu düşündüğümüz şu günlerde hızlı davrandı, “Bana müsaade!” deyiverdi. Unutmak mümkün değil; lakin hafifliyor acısı. Râbb’im sevgili kulunu yanına alırken sabrını da veriyor sevenlerine.

Çok isterdim Erdal Hoca’mla daha yakın olabilmeyi, nüktedan sohbetlerinde bulunabilmeyi. Olmadı. Bir onun bir de Hüseyin Başdoğan Hoca’mın yeri ayrıdır gönlümde. Çok yakın arkadaş olduklarını öğrendiğimde şaşırdığım kadar sevinmiştim de. İlerleyen yaşlarına rağmen bizlere ne muhteşem örnek oldular, oluyorlar. Allah Hüseyin Hoca’ma ve diğer büyüklerimize sağlıklı, uzun ömürler versin.

Her kaybettiğimiz canla önceki kayıplarımızı da düşünüyor, dualar ediyoruz; anılarımız canlanıyor.

(hazandagüzeldir) Taner Yılmaz’ı hatırlayanınız var mı? Serenay (Berra) gibi Taner Abi de içimde onulmaz bir acıdır. Her ikisiyle de kurduğum derin dostluk, kayıplarından sonra beni yaşamın gereğini sorgular hale getirmiştir. Ağlamaktan utanmayan ben hıçkırmaktan helak olmuşumdur.

Her güzel insanın kaybından sonra yanlarına gitmeyi daha çok istiyoruz! Bakıyoruz eskiye, doyasıya huzur sarıyor benliğimizi; korkuyoruz bakmaya şimdiye, her türlü çirkinlik çarpıyor yüzümüze.

Yıllar içinde ne canlar kaybettik MB’de. Huzur içinde uyusunlar. Râbb’im onları bizden çok sevdiği için aldı yanına, müsterih olalım. Nasıl olsa buluşmayacak mıyız yine!

Taner Abi’nin öykü ve anılarını kitap haline getirmek gibi bir hayali vardı, sağlığında gerçekleştiremedik. Bir sabah posta kutumda ekleri olan bir email bulmuştum. Yayınlanmış-yayınlanmamış tüm yazılarını bana göndermişti; neme lazım, sende dursunlar demişti. Sanki İsmail Dümbüllü kavuğu bana geçmişti. Kitap konusunu -vefatından sonra- ailesiyle de paylaştık; ama yol alamadık. Culduz da Taner Abi’nin dostuydu ve çok çabaladı kitap için.

Okuyorum her aklıma düştüğünde de saygıyla eğiliyorum usta kalemin emekleri önünde.

Bir Mordi’nin Direksiyonu vardır ki başyapıttır. Okuyun sayfasında, anlayacaksınız.

Yayınlanmamış bir eserini paylaşayım bugün sizlerle, analım rahmetle.

*****

İLK SERGÜZEŞTİM
 
Hayalimde silinmeden öylece kalan bir resim
Ve kulaklarımda yıllarca çınlayan beş el silah sesi 
Bazen bir rüya gibi gelir bana geçmişim
Bazen hayal ötesi…
 
Bakmayın bana
Anlattıklarım baştan sona
Biraz yaban
Biraz sıradan
Erken yaşanmış bir hayattan
Geriye kalan
Hüzünle bezeli
Üç beş satırlık
Ömür eskisi
Garip bir serüvendir benimkisi...  
 
Hatırlarım, yıllar yıllar öncesi 
Serin ve çok güneşli
Bir yaz sabahı erkeninde
Yalın ayak, toz toprak
Tel arabam elimde
İçimde,
Beş yaşımın çocuksu neşesi
Yükseklerde,
Göç yolundaki kuş sürüsünün tanıdık sesi...  
 
Bir anda kopan acı bir çığlık
Ve genç bir kızın gözlerinde gördüğüm ölüm endişesi...  
 
Yerde, 
Göğsünde, kızıl kan lekesi 
Şu uyur gibi yatan
Kırılmış taze fidan
Ne zaman görse, bana sevgiyle bakan
Az önce yanı başımda vurulan
On beşinde gelin, 
On altısında
Bağrında tam beş kurşun yarası
Nazmi’nin ak çitli güzel ablası...  
 
Kolumuz kanadımız kırık
Gözlerimizde çocuk pınarları
Dillerimiz lal, sesimiz hıçkırık
Korkmuş ve ürkek yüreklerimizde
Gördüğümüz ilk cinayetin
Barut kokan sancısı...  
 
Saçını başını yolan kadınlar 
Yakılan ağıtlar,
İçimize sığmak bilmeyen
Saçları örgülü bir kızın
Tarifsiz ölüm acısı…
 
Koşuşan jandarmalar, 
Sonra Namık başçavuşun teslim ol çağrısı… 
 
Yukarıda, 
Cıbıllar kahvesinin orda
Büyük kayanın yanında
Elinde tabancası 
Boynu bükük
Şaşkın ve pişman
Beyaz mintan, 
Mavi şalvarıyla oturan
Bu perişan ve yakışıklı adam
Gözümün önünde
Az önce bir cana kıyan
Saçları örgülü kızın
On yedi yaşındaki zavallı kocası...  
 
Ve kahvedeki gramofonda hüzünlü bir aşk şarkısı...
Esmer ve güzel bir kadının
Sabahın sessizliğini yırtan sesi  
Saçlarımda rüzgârın esintisi 
Aklımda ölümün
Akıl almaz bilmecesi…  
 
Budur işte, o günden bana kalan
Şimdilerde eskimiş avuçlarımdan
Hızla akıp kaybolan
Ağır aksak bir ömrün
Hayal meyal ilk hikâyesi...
 

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..