Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Yağmacılar

Yağmacılar
 

Yağmacı haberlerini görünce gazetede tiksinti duydum demiştim bundan önceki blogda!
Aynen öyle “tiksindim!”

Yağmurun verdiği zarar elbette çok kötü.
Giden hayatların hem de sırf ilkellikten, ihmalkarlıktan ve bir de boş vermişlikten dolayı olması daha da kahredici.

Belki günün birinde bizi yönetmeye işinin ehli olan ve aynı zamanda bilgili, bir de dürüst yöneticiler aday olur ve “seçilirlerse” şartlar düzelir, ona göre şehirde gerekli iyileştirmeler yapılır.

O zamana kadar ise cefa çekeriz ama dedim ya işinin ehli insanlar, kadrolar yönetime gelince halledilir tüm yamukluklar.

Ama bu yağmacı yığını nasıl halledilir bilemiyorum. Bir insan nasıl olur da kendisine ait olmayan bir şeyi hırsla almaya çalışır.
Bunun adı zaten almak değil ÇALMAK olmuştur bu yüzden.
Bu yağmacı tayfası günlük hayatlarında da böylelerdir emin olun. Fırsatı bulunca kazığı anında atar, yarı yolda bırakır. Yani yağma yapmaya imkanları olmadıklarında da böylelerdir. Kimi zaman trafikte, ya da belediye otobüsünde hemen yanınızda dikilmekteler.
Belki de şu karşıda ki dükkanda çalışmakta ya da hemen onun yanında ki kahve de pineklemekteler.
Ne olursa olsun ne yaparlarsa yapsınlar bu toplumun içinde yaşıyor bu yağmacılar. İşin ürkütücü tarafı bu!

Utanmak nedir bilmeyen, medeni insan olamamış ve ne yazık ki hiç bir zaman da olamayacak insanlar bunlar.
Yağmacılar ya...başkasının malına, canına göz dikmişler ama en önce kendi hayatlarını yağmalamışlar.
Deprem kaçınılmaz ve depremden ziyade deprem sonrası ürkütücü. Böylesine zor bir durumda biliyoruz ki bu yağmacılar insanları kurtarmak yerine öldürecekler bile.
Sırf çalabilmek için hem de.
Sağlıklı insanlar değil bunlar ve çok da fazlalar.

Bu yağmacılar teşhir edilmeli. Fotoğraflarda yüzleri saklanıyor. Neden saklıyorsunuz ki? Yanı başımızdaki bu hasta ruhları bilmeye hakkımız yok mu?
Buradan bir örnek vermek istiyorum;
Çocuk tacizcileri, ya da bu tür sapıklar hapisten çıktıktan sonra yaşadıkları semtte sürekli polise durumlarını bildirmek zorundalar. Nerede olduklarını hangi evde yaşadıklarını. Kafalarına göre takılamıyor, yaşayamıyorlar. Denetim altındalar sürekli.

Katrina kasırgasından sonra yağma olaylarına karşı polise ve askere vur emri dahi verilmişti. Kimse insan hakkı demesin çünkü çalmak, yağma yapmak, cana kast etmek bir seçenek değil. Hele ki zor da kalmış ve çaresiz insanların mağduriyeti de eklenince tabloya. Yağmacılardan tiksinti duymamak mümkün değil diye düşünüyorum.

Bireylerine kaliteli eğitim veremeyen, hayatlarına medeni standartları getiremeyen toplumlar. Eğitimli insanlarını da kaybetmeye mahkumdurlar.
Biz umarım bu mahkumiyeti yaşamayanlardan oluruz.
Bakın yine ütopik bir dilek oldu di mi?

 
Toplam blog
: 237
: 1302
Kayıt tarihi
: 06.08.07
 
 

Biyolojinin son yıllarda, özellikle son 10 yılda içeriğinin yoğun bir şekilde moleküler düzeye inmes..