Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Aralık '10

 
Kategori
Anılar
 

Yaş 35

Yaş 35
 

CAHİT SITKI TARANCI'NIN bu ölümsüz şiirini ne zaman hatırlasam, yıllar önce yaşadığım bir anı canlanır gözlerimin önünde....

Sene 1979 aylardan şubat.....

Van Gölü turizm ...

Yüksekova' dan dört saat bir yolculuktan sonra, Van'a gelen Yüksekova Lisesi öğretmenlerini ve Yüksekova'da çalışan diğer ilkokul öğretmenlerini taşıyan yolcu otobüsü...

Yüksekova- Van aktarmalı ...

Tüm yolcular yerlerini almışlar bile büyük bir heyecanla....

Saat sabahın 8 'i

Nasıl heyecanlanmasınlar, hepsi de çiçeği burnunda ideallerinin peşinde memleketlerini, sevdiklerini bırakıp gelmişler taaa...çoookkk...uzaklara...

Kavuşma vaktidir, anneye, babaya, nişanlıya, sevgiliye kısacası tüm sevdiklerine....

Yarıyıl TATİLİ...Tamı tamına 15 gün...Çok uzun ancak bir çırpıda geçen 2 haftacık....Olsun yeter hasreti gidermeye...

Otobüs hareket etti...

Van Gölüne hoşçakal derken penceredeki bakışımızdan, içimizde belli belirsiz bir burukluk oluştu, her ayrılıkta geride bıraktıklarımızı düşlerken...

'' Van-Ankara yolcuları yolculuğumuz yaklaşık 24 saat sürecektir, Hayırlı Yolculuklar'' anonsu ile herkeste bir kıpırtı başladı , yerlerine sanki yeniden yerleşiyormuşcasına....

Artık hava kararmaya başladı....

Yolcular miskinleşti, yavaştan uyku moduna geçiş başlamışken;

''Arkadaşlar....arkadaşlar....''

Felsefe öğretmenimiz Hadi Bey'in gür ve anlamlı sesi uyuklayan yolcuları uyandırdı....

Kulaklar dikildi, başlar yukarı kalktı sanki birşeyleri görmek ister gibi sağa sola oynatıldı, gerneşildi...

Mırıl mırıl sesler kesildi, pür dikkat Hadi Bey'in ağzından çıkacak sözlerin peşine düşüldü...

''Arkadaşlar, bundan sonraki yoculuk süremiz hayli uzun, bu süreyi daha zevkli hale getirmek için, sizden bir isteğim olacak... Arkadaşlar koltuk numarasına göre tek tek kalkıp , şöförün yanına gelip, buradaki mikrofonla şiir, bilmece, fıkra vs...vs...söyleyecek... Söylemek istemeyen para verecek, toplanan paralarla da, mola yerinde elma alıp hep birlikte yiyeceğiz''

Tamam mı?

Tamammmmm......

Koltuk numarası 1...2...3...

Derken sıra bana geliyor... Düşünmeye başladım.... Ne yapsam ki! Söylemesem param gidecek...

Ben bunları düşünürken, Tunay Hanım ya siz? Hadi Bey'in gür sesiyle irkildim... Yerimden fırladım ....

Mikrofon elimde ve ben Hüzünlü ve anlam içeren sesimle,

Yaş 35, yolun yarısı eder

Dante gibi ortasındayız ömrün

delikanlı çağımızdaki cevher

yalvarmak yakarmak nafile bugün

gözünün yaşına bakmadan gider

şakaklarıma kar mı yağmış ne var

benim mi Allahım bu gördüğüm yüz

ya gözler altındaki mor halkalar

neden düşman görünürsünüz

yıllar yılı dost bildiğim aynalar

zamanla nasıl değişiyor insan

hangi resmime baksam ben değilim

nerde o günler, o şevk o heyecan

bu güleryüzlü adam ben değilim

yalandır kaygısız olduğum yalan

hayal meyal şeylerden ilk aşkımız

hatırası bile yabancı gelir

hayata beraber başladığımız

dostlarlada yollar ayrıldı bir bir

gittikçe artıyor yalnızlığımız

gökyüzünün başka rengi de varmış

geç farkettim taşın sert olduğunu

su insanı boğar, ateş yakarmış

her doğan günü bir dert olduğunu

insan bu yaşa gelince anlarmış

ayva sarı, nar kırmızı sonbahar

her yıl biraz daha benimsediğim

ne dönüp duruyor havada kuşlar

nerden çıktı bu cenaze ölen kim?

bu kaçıncı bahçe gördüm tarümar

neylersin ölüm herkesin başında

uyudun uyanmadın olacak

kimbilir nerde nasıl kaç yaşında

bir namazlık saltanatın olacak

taht misali o musalla taşında....

.................................................................

Yerime oturduğumda otobüs bir an sessizliğe büründü, sonra bir alkış tufanı koptu.....

 
Toplam blog
: 180
: 771
Kayıt tarihi
: 14.08.07
 
 

Emekli matematik öğretmeniyim... Amasya memleketim... Anneyim... ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara