Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Eylül '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Yazısını başkasına yazdırıp altına imza atan yazarlar

Yazısını başkasına yazdırıp altına imza atan yazarlar
 

Gazetelerde ünlü köşe yazarları vardır, bilirsiniz. Bu köşe yazarlarının bazıları yazılarının tamamını, bazıları bir bölümünü, bazıları da çok azını başkalarına yazdırırlar. Özellikle spor yazarlığında bu başkasına yazdırma mefhumunun pek bir geçerli olduğu söylenir. Eğitimi kısıtlı, profesyonel sporculuktan gelme kişiler için derli toplu koca bir makale karalamanın zorluğu da göz önüne alnırsa bunu haklılıkla karşılayabilir, onların sözlü olarak belirttikleri "güzide" fikirlerini gazetelerdeki genç arkadaşların yazıya geçirmesini de anlayabiliriz belki.

Başkasına yazdırma işinin Türk edebiyatında da sıkça olmasa da görüldüğü söylenir. Belli bir isme kavuşan yazarımız güzel bir öyküye o paha biçilmez ismini basarak yayınlanmasını sağlamaktadır. Hem öyküsü basılan sahip mutlu olmakta (!), hem de yazarımız yok yere bir öyküye kavuşmaktadır.

Dünya edebiyatında başkasına yazdırma örnekleri bizden az değildir. İsmi meşhur olan pek çok yazar basılma garantisine kavuştuktan sonra, bir nevi diplomasını kiralık veren eczacı misali ismini genç öykü ve romancılara hediye etmekte, kendisi de eser üstüne esere imza atabilmektedir.

Bu konuda ibret verici bir öykü Monte Cristo Kontu, Üç Silahşörler gibi unutulmaz kitapların yazarı Alexandre Dumas'ın hayatından...

Üstat Dumas'a bir gazeteden tefrika roman teklifi gelir. Tefrika, yani gün be gün devam edenlerden... Üstat gazetede roman işine sıcak bakmaz. Zaten kendini içkiye vermiştir ve bununla uğraşacak ne hali ne de isteği vardır. Bir adam bulurlar hemen. Bu adam parasını alıp gazeteye her gün romanın bir parçasını yazıp gönderecek, altına da Alexandre Dumas imzası atılacaktır. Dumas zor da olsa kabul eder. Günler geçer, işler tıkır tıkır ilerler, adam yazmakta, Dumas imzayı basmakta, okurlar buna kanmaktadır. Ancak bir gün aniden romanı yazan kişi ölmesin mi? Dumas ne yapacağını şaşırır elbette. Bir gün sonra romanın devamı yayınlanmalıdır ve Dumas henüz romanın konusunu bile bilmemektedir. Afallamış vaziyette hiçbir şey yapmadan günü tamamlar. Fakat sabah uyanıp gazeteye baktığında ne görsün. Roman önceki günkü şekliyle aynen devam etmekte...

Sebebi basittir... Dumas'ın yerine yazan adam da para verip yazma işini başka birine devretmiş desem...

Öykü: Picus, Anlatım ve yeniden öyküleme: Ben

 
Toplam blog
: 108
: 2011
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

İsmim Burak Çapraz. Buraya başladığımda 21'dim, öğrenciydim. Bir okul bitti ama hala öğrenciyim. İl..