- Kategori
- Şiir
Yurdunda esirsindir, anlayamazsın

Yüzüme kapanan kapılar,
Yaşamın gizemli gelgitlerini çarpıyor yüzüme.
Yıkar umudu / gözlerimdeki acılar
Emeği boşa çıkaran külrengi zamana.
Varlığı kan kaybeden emekçiler,
Kendi yoksul yüreklerine batırırlar, sızılarını.
Ki, sağanağa tutar sesi / bu şehri.
Hiçliğin duvarlarına çarparak / büyür yarına umut.
Gözler yurtsuzluk sağanağın esiridir,
Hürriyet ölü kıyılarına vurur, yüreğinin.
Tutsak düşersin kendi yurdunda,
Gayrı sorgusuz hükümlüsüdür, hayatın
Ne yana dönsen ensende / hâkimin kırbacı.
Deli bir özlem şarkısıdır / yakar dudaklarını
Kavuşulmasız ayrılıklar, mayalanır dilinde.
Giyotin çığlığı akşamlar / düşer gözlerine de,
Yurdunda esirsindir, anlayamazsın…
Adalet mülkün temeli olalı
sermayenin bıçağı bilenir olmuş / emekçinin boynunda.
Ki, ondandır iliklerine kadar işleyen isyan
Ve zifiri karanlıklar, kucak açarak / çeker dehlizine..
Eksilerin üstünde artıları eriten zaman,
Buğulu canlardan, uzatır elini, içimdeki çocuğa.
Boğulur umut.
Her söz,
Misket,
Fosfor bombası gibi düşer,
Hakimin dudağından.
Vurulur içimdeki çocuk.
Baharlar düşlerken
___ vurgun yedim hayatın sığ sularında.
Ki ondandır / Vurguni ozana çıkar adım.
Bir başka bahara kaldı, içimdeki yedi verenlerin çiçeklenmesi.
Şimdi kan çiçekleri açıyor gözlerimde,
Hiç bitmeyecek bir şarkı doladım dilime, Yarınlar bizim.
Ne kadar uzağımdaysan / o kadar yakınındayım ey ölüm
Yıldıramasın beni hâkiminle cellâdınla,
Biliyorum / yarın yine çiçeklenecek benim ellerimde..
Abdullah Oral