- Kategori
- Çevre Bilinci
Zonguldak fotoğrafları

Zonguldak ilinin merkezine gelirken deniz kenarı ve Karadeniz Bölgesinde olduğu için güzel manzara veya anı değeri olan görüntü fotoğrafı çekmek umuduyla fotoğraf makinamı yanıma aldım. Buraya kadar güzel de mevsimin kış olduğunu ve şehirin havasını görünce deniz manzarasının önemi kalmadı; görüntülenecek daha çarpıcı şeyler vardı; üstelik bu durumu önemseyen başka fotoğraf çekenleri de gördüm. Sonunda anladım ki; bu şehirde makinanızı tam güzel bir manzaraya çevirdiğinizde daha ilginç bir görüntü ön plana çıkarak adeta beni çek diye bağırıyor. Neticede bakıyorsunuz ki çekilen fotoğrafların çoğu baca ve dumanı: Bir kısmı simsiyah, diğeri gri, öteki kirli sarı ve çoğu tazyikli; adeta bacadan fışkırırcasına. Evet, en çok baca dumanları ilgimi çekti; görüntülemekten kendimi alamadım ve hayretle düşündüm: Hangi insan kendi kendine bu zulümü, kurum ve duman solumayı uygun görür ve hangi yetkili adeta yalnızca seyreyler; ne önlem, ne denetim, ne ceza, ne kontrol.
Zonguldak merkezde hiç beyaz kedi göremedim, beyaz köpek de yok; hepsi gri, duman-is grisi. İlaç için bir tane beyaz yok, olması da mümkünsüz. Köpeklere ve kedilere sevgiyle yaklaşan, iyi davranmasa bile hiç kötü davranmayan başka bir yer görmedim. Köpekten korkarımda, kedileri okşamak için uzandığımda hiç birinin kaçmayıp, hemen mayışmasına hayret ve sevinçle tanık oldum.
Zonguldak merkezde hiç beyaz araba, beyaz bina ve belkide pembemsi beyaz bir akciğer bile göremezsiniz; hepside en iyimser tarifle gri renktedir.
Zonguldak merkezin tamamına yakını bayırdır ve binalar da bu yokuşlara yerleşiktir. Binaların yerleşimi merdiveni anımsattığı gibi, sokaklar arası geçişler de çoğunlukla binalar arasındaki merdivenlerle yapılır ve bu merdivenlerden inen ve yüzeyde görünen su borularının yaygınlığı da ilginçtir. Doğal gaz boruları buralara nasıl döşenecek diye merak ettim.
Çevre kirliliği bakımından hava kalitesi indeksini incelediğimde; sabah saatlarında(5-9 arası) kirli, akşam ve gece (5-12 arası) ise çok kirli olduğunu gördüm. Yıkanmış- yıkanmamış hemen her kalite kömürün yakılması nedeniyle oluşan kurum tanecikleri pencere aralığını zorlayarak içeri girecek bir aralığı kolayca bulur. Yerleşim bayır üzerine olduğu için bir üst basamaktaki binanın bacasından çıkan kurumlu duman alt basamaktaki binanın üzerine adeta yağar. 20-25 daireli bir apartmanın yaktığı kömür miktarı 65 ton civarındadır, bunun önemli bir kısmı katı partikül olarak savrulur, solunur, evlere girer.
Kömürün yanmasıyla oluşan azot, kükürt ve karbon oksitlerinin çokluğu sonucu 40 yaş üstü halkın beşte biri kronik akciğer hastasıdır ve baca gazındaki kurumun kanser yapıcı etkisi de göğüs hastalığı öğretim üyelerince açıklanmıştır. Kükürt oksitlerin yağmurla birleşmesiyle oluşan asit yağmuru ise yer altı su kaynaklarına kolayca sızmaktadır. Bu asit yağmurlarının binaların yapısına bile zarar verdiği bilinmektedir. Konuştuğum insanlar bu durumun farkındalar, ama çaresizce kabullenmiş, hatta unutmuş bile görünmektedir. Tabii ki çözüm halktan gelmez, çoğunlukla yöneticiler bulur çareyi, getirtir doğal gazı ve halkın sağlığının önemsendiği böyle gösterilir.
Bu ile tayinle gelen kamu görevlileri, eğer Kocaeli, Bartın, Karabük gibi havası kirli yerden gelmemişlerse hemen ne zaman gideceklerini hesaplamaya başlarlar; üç kuruş kazanacağız, iş bulduk diye sevinemeden kirli havadan nasıl kaçılacağını düşünürler. Tabii mevsim bahar veya yaz ise güzel insanların toplandığı bu şehirde düşünceler de olumlulaşır, bu doğal...
Şehire doğal gaz geldiğinde Zonguldak halkının sağlık sorununun yarısı çözülmüş olacak, kediler ve köpekler, binalar, otomobiller, akciğerler doğal rengine dönecek; şehire gelen yolcular ise bacalardan yükselen zehirli dumanın değilde güzel Karadeniz manzarasının fotoğrafını çekecekdir.