Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Kasım '11

 
Kategori
Sinema
 

"Sonbahar" Karadeniz'in Eşsiz Doğasından Kesitler

"Sonbahar" Karadeniz'in Eşsiz Doğasından Kesitler
 

Karadeniz’in o hırçın yağmurlarını, sarp dağlarını, yeşilin binbir tonunu büyük bir hayranlıkla izledim. Ne muhteşem bir doğa… Ne muhteşem yağmurlar…  Anlatılır gibi değil. Bulutlar adeta senfonik bir görüntü çiziyor. Dağın yamacından süzülüyor o gri bulutlar ve dağın en sivri noktasını açıkta bırakıyor. Sahilde oturup Karadeniz’i izliyor o genç adam… Sakin ve sessiz, usulca… Dalgalar vuruyor sahile. En hırçın haliyle… Sular yükseliyor, iniyor, çılgın dalgalar sahili dövüyor ve şiddetli bir Karadeniz yağmuru her yana sirayet ediyor. Ve tabii ki müzikler… Her biri birer ağıt misali… İnsanı yüreğinden vuruyor o ağıtlar.

Dün sabah geldim işe. Şu bayram günü herkesler tatil yaparken sabahın köründe kalkıp işe gelmenin pek tabii ki cazip ve keyifli bir tarafı yok.

Sabah erkenden geldiğim işyerimde masamın başına geçip bilgisayarımı açtım ve izlemeye başladım  “Sonbahar” isimli filmi. Ne yalan söyleyeyim hayran kaldım filme. Güzeldi… Her şeyiyle güzel bir filmdi.

Karadeniz’in bir dağ köyü… Çılgıncasına yağan yağmurlar ve arada açan güneş… Genç adam cezaevinden yeni çıkmış, işte o dağ köyüne kendi köyüne, annesinin köyüne, çocukluğunun geçtiği o dağ köyüne geliyor. Hasta genç adam… Ciğerleri su toplamış, yani iflas etmiş ciğerler… Cezaevi, açlık grevleri ve saireler sonrasında yitip giden bir gençlik, yıkılan hayaller… Hayatın en güzel on yılı demir parmaklıklar arasında, hücrelerde geçiyor genç adamın. Ve son durak o dağ köyü…

Çok fazla diyaloğun olmadığı ama çok şeyin anlatıldığı bir film…

Ve o kız…

Ne diyor kitapçı, “Bunların o…….da kültürlü oluyor”.

Karadeniz’in kabuk değiştiren yapısından bir kesit aslında… Bir dönem “Nataşa” diye afişe edilen kadınlar mesken tutmuş Karadeniz kentlerini. Alımlı, hoş bir bayan, kitap alıyor kitapçıdan. Hayli kalın bir roman ve işte kahramanımız genç adamla, o alımlı kız kitapçıda göz göze geliyorlar. Ve sonrasında, çok değil birkaç gün sonra bir pavyonda aynı masayı paylaşıyorlar. Sonrası hesaplaşmalarla dolu ayrıntılar. Aşk, sevgi, dostluk, paylaşım…

Filmin içeriği değil de daha çok filmdeki o görüntüler ilgimi çekti. Belgesel tadında görüntüler filme müthiş bir tad vermişti.

Hemen evin önünde, uçurumun kenarına yakın bir yerlerde, dağlara, yaylara nazır bir noktada bulunan sedirin üzerinde uyuyor genç adam. Ve o esnada bir yerlerden o kalın sesiyle öten karganın sesi… Ve genç adam gözünü açıyor, etrafına bakınıyor, kafasını karşı dağlara çevirdiğinde, müthiş bir bulut kümesinin yarattığı o eşsiz manzarayla karşılaşıyor. Bir tarafta büyük kent cangılı, diğer bir tarafta işte doğanın ta kendisi… Ve tabii ki kafamda şimşekler çakıyor benim. O muhteşem doğaya kıyan elleri gördükçe, içten içe hayıflanıyorum. Köylüler direniyor ama nafile…

Genç adam patika yoldan yürüyor ağır ağır. Sessiz ve usulca… O patika yoldaki ağaçların çeşitliliği insanın başını döndürüyor. Ve kahramanımız hiçbir şey olmamışçasına, sanki o muhteşem doğanın içerisinde değilmişçesine bir ilgisizlikle, elleri cepte bir yerlere gidiyor. Yaşlı köylüler, eski arabalar ve başkaca çok fazla şeyler yok ortalarda.

Karadeniz’de bitiyor artık. Filmi seyrederken ciddi ciddi bir üzüntü kapladı yüreğimi. Bu denli muhteşem bir doğanın yerle yeksan oluşunu önümüzdeki günlerde daha bir içimiz sızlayarak izleyeceğiz.

Geçtiğimiz hafta değil miydi iş makineleri bir yerlere getiriliyordu. HES yapılacak ya… Ve üçyüz köylü direnişe geçmişti. Ne hazin bir durum… Eğer o doğa yok edilecekse, eğer oralardan birileri nemalanacaksa doğanın ırzına geçmek farz kabul ediliyor. Ve kılıf hazır, “Ucuz elektrik canım” veya “siz memleketin kalkınmasını istemeyenlerdensiniz” … Yarın çocuklarımız bir tutam yeşile hasret kalacak ama biz neleri düşünüyoruz değil mi?

Ve ben dün bir kez daha Karadeniz’in o muhteşem doğası karşısında büyülendim.

Yazık oluyor dağlarımıza, ormanlarımıza, börtümüze, böceğimize, bulutlarımıza, yağmurlarımıza…

 

 

  

 

 

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..