Konuşsan da duymaz diye ölünün arkasından konuşulmaz denilmiş olmalı
Sayın Korkut, biz dayanamıyoruz, ölüsüne dirisine, giydiriyoruz da giydiriyoruz. Vallâ gıybet dedin mi, Rabbim bağışlasın bizleri. Konu mühim, sizin de parmak bastığınız gibi.
08 Ocak 2017 10:38Sabah, hafta bitti nihayet, ve de Z ve çamaşırlar; Yine çay....
Siverekli'den Siverekli'ye selamlar. Esen de her şeye yorum yapmasın:) Eski günlere özlem hüzünlendirir insanı çoğu zaman. Biraz dikkat prenses.
04 Eylül 2016 23:07Ahh Eylül ahh
Vay vay vay..İşte bu; lirizmin dorukları ve Kadri Kanpak. Yahu üstad, öyle zor, karmaşık, beynimizi yoran yazılara biraz ara ver. Hafiften yaz, bak ne güzel hem daha rahat okunuyor, hem çok okunuyor. Hem de güzel güzel adamı rahatlatıyor. Seni anlıyorum çerez çorba gibi geliyor bunlar sana ama arz talep meselesi mîrim...Senin gibi halkçı biri arada bir halkın arasına da karışmalı. Dimi ama :)
04 Eylül 2016 22:55Darbe teşebbüsünün düşündürdüğü ve yapılması gerekenler
Hepsi güzel de, şu üç numaraya takıldım. Adam kurmay sonra da general olmuş. Ordu komutanına mantık eğitim programı biraz karikatürize olmamış mı üstad ne dersin?
19 Ağustos 2016 16:16%75’ten daha aşağı doğruluk payı ve %25’ten daha yukarı hata payı olan bir şeyi kabul edemezsin
Dinler de amaç sıfır hata ile yaşamak mı ? Sıfır hataya yaklaşmak mı? Karıştırılıyor sanki.
15 Ağustos 2016 15:46Blogerlerin yaşam mantığı ve temel prensipleri
Abi aramızda kriptolar mı var ? Yine derinden giydirmişsin...
07 Ağustos 2016 08:35Pastahane mi, manav mı?
Bu yazıyı çok beğendim. İnsan nefsinin haz aldığı vitrin yönü güçlü unsurların,son tahlilde bünyede tahribat yapabileceğini vurgulaması açısından önemli.Tabiî ki,insan nefsini gıdıklamayan,sunumu belki çok cezbedar olmayan ama metabolizmanın kusursuz çalışmasını sağlayan unsurlar ihmâl edilmemiş.Bünyeye rahatlık veren "şekil" yönü zayıf,"öz"yönü kuvvetli unsurların vurgulanması!Yazıya kaynaklık eden lokomotif düşünce sisteminin, içtimâi bünyedeki izdüşümü efsanevi sonuçlara vardırabilir bizi. Tebrikler Kadri Kanpak.
27 Mayıs 2016 19:19Haber manşetlerimizde biraz daha dikkat lütfen
Sayın Sönmez Hocam, desenize görüntüm o kadar ürkütücü demek ki. ?Baksanıza kızabileceğimi falan düşünmüşsünüz. *Gelelim mezkûr konuya: İş, makina-makine ayrımına kalsa keşke. Çünkü ben koskoca üniversitenin verdiği bölüm diplomasındaki yazım şeklini esas almıştım. Hadi onu da geçelim, tdk.gov.tr den "makina" yazdığımızda, TDK bu yazılışı yanlış kabul etmiyor. "Makine" ye atıf yapıyor ama "makina" kelimesinin yazılışını kesinlikle yanlış kabul etmiyor.(Akordeon, akordiyon gibi) Ama meselâ, yayınlamak-yayımlamak sözcükleri arasında aynı esnekliği göstermemiş TDK'miz. Yayınlamak diye bir kelimeyi kabul bile etmiyor.Hadi bunları da geçtik, bana ait bir mensurda hele hele önceki yazılarımda onlarca hata bulunabilir. Peki çuvaldızı kendime niye mi batırmıyorum?Benim için Milliyet’teki imlâ hatasını önemli kılan, topu topu üç beş kelimede, üç tane imlâ hatalı cümle kurulmasında dır ve bunun da üstüne üstlük manşetten yapılmasındadır. Hülâsa, konuyu önemli kılan...
30 Mart 2016 15:18Haber manşetlerimizde biraz daha dikkat lütfen
yani o eleştiri yazısını yazmamın sebebi, üç adet imlâ hatasının, altı üstü nerdeyse üç beş kelimelik bir haber başlığında yapılmasıdır. Yani neredeyse kelime başına bir imlâ hatası düşüyor. Bir de buna ulusal gazete olma, milyonlarca kişi tarafından tıklanma, profesyonellik ve bu hatanın manşetten verilmesi kavramlarını eklediğimizde, fecaatin boyutu ortaya çıkıyor. Eğer gazetenin herhangi bir iç sayfasındaki bir iki cümleyi cımbızlayıp o yazıyı yazsaydım, haklı olabilirdiniz. Ama manşet, ana sayfada, topu topu üç beş kelimede ve üç imlâ hatası olunca, dayanamıyor tabii ki insan. **İşte mevzuuyu bu bağlamda değerlendirdiğimden, “anlatım bozuklukları” hususunda yaptığınız beyanı kabul etmem anlamlı olamayacaktır. *Emeğinize, okumalarınıza, yorumlarınıza teşekkür eder, benzer eleştirilerinizin beni mutlu edeceğini bildirir, iyi günler dilerim.*Sabrın sonu ile
30 Mart 2016 15:15Üç harflilerle geçti şu kısacık ömrümüz
Başlık çok cazibedar. Mıknatıs gibi çekti beni. Yazı da hoş. Güzel yani.
28 Mart 2016 09:56