Sadece demir bir parmaklık var ölümle aramda. Parmaklık ayrılıverse betondan ya da ayağım takılsa sendelesem… Ölüm yakınımda… Ölümlüyüm… Kırılganım… Düşüversem boşluğa, parçalanır hayat… O kadar kolay..
Ben zaten hafiften takozumdur. Hiç gelemem öyle pozitif düşünelim, reikiyim, feng shuiliyelim hikayelerine. İçim daralır. Bağıra bağıra kaçasım gelir. Ve fakat tecrübeyle sabittir ki kaçılmıyor efendi..
Ellerim titrer açarken o paketleri. Korkarım falçata elimden kayıp yanlış bir yeri keser diye. Bir operatör titizliğiyle keserim kolilerin bantlarını. Paketi açıp bir süre bakarım. Derin derin nefes a..
Sevgili İlker'i unutmadığınız ve Milliyet blog ailesinin gerçek bir aile olduğunu bana hissettirdiğiniz için, başsağlığı mesajlarınız için, çok Sevgili Deniz'e ve Ezgi Umut'a yazdıkları bloglar için, ..
Beyler size söylüyorum. Yüzde yetmiş koton olacak bir kere... Ne mi? Çorap tabii ki. Yoksa ayağı kokar mantar olur insanın. Aldanmayın diye söylüyoruuum. Ben aldanmam... Siz ne aldatın ne aldanın diye..
Her yemek her gün yenmez biliyorsunuz. Bu da her gün yenebilecek bir yemek değil. Yöresel hiç değil. Tadı acı, kokusu kötü. Malzemesi artık bulunmuyor. İnce ince şair kıymak, üzerine ruh ezmesi hazırl..
Can sıkıntısından deliriyordum evde. Eniştem kolumdan tutup zorla bilgisayarın başına oturttu. Eniştem... İlker Konar. Milliyet Blog diye bir yer var dedi. Beni zorla kaydetti sayfaya. Ağustos ayıydı...
Turfanda bu diye bağırasım geliyor yüzüne bakınca. Yaşı onbeşi çeyrek geçiyor. Yeni gelmiş memleketten. Dayısı getirmiş. Bar kapısının önünde duruyor. Yüzünde utangaçlıkla arsızlık arası gidip gele..
Gözleri uzaklara bakan kadınlardan değilim ben. Konuşup duruyorum. İnatla hep yaşamayı seçiyorum. Kendi ayaklarımı seçiyorum. Kalabalığın içinde küçücüktürler çünkü. Ve komik... Tombul bir beden altın..
Elimde koca bir torba dolusu para, bankaya gidiyorum. Banka hemen caddenin karşısında. Yine de korkuyorum. Belli olduğunu sanıyorum. Alnımda yazıyor sanki. "Torba dolusu para taşıyor bu kadın" diye b..