Nasıl da güzel bir hava... Şehrim gibi güzel ve aydınlık ve lodosuyla baştan çıkarıcı. Onunla olmak istedim, bıraktım işi gücü, atladım otobüse, az sonra paylaştığımız evin yakınındaki otobüs durağınd..
Akşamın alacasında, yeni yeşeren yaprakların kokusu avuçlarımda seni bekliyorum. Hani, seni getiren yolun en iyi göründüğü penceremizin önünde... hani az biraz havalar ısınır ısınmaz, yeniden renk ..
Yemek sonrası kahvelerini içerken, koyu bir sohbete dalmışlardı. Uzun bir süredir görüşemiyorlardı, anlatacak ne çok şey birikmişti!.. Her zamanki gibi, gösterilecek şeyler de birikmişti; Nevin Abla’n..
"Gecenin bu saatinde, bu kadar da gürültü yapılmaz ki!" diye sinirlenerek, dış kapının yanındaki mutfağa girdiğinde, çaydanlıktaki suyun o kendine has, hoş kaynama tınısını duydu. Çaydanlıktaki su bit..
Bitmeyecekmiş gibi gelen o birkaç gün bitip de uçakla o hiç sevmediği kara şehre, ama sevdiğine doğru yol alırken, ne yapacağına karar vermişti Sevda ve aldığı kararlarda, gri hücreleri sadece yüreğin..
Ve Sevda büyük bir heyecanla, telaşla hazırlanmaya başladı; yapılacak ne çok şey vardı! İzin alamazdı, hepsini işten çıktıktan sonra yapması gerekiyordu; offf, offf. Neyse sonunda yapılacakları sıra..
Bilmesine rağmen heyecanla açtı Sevda, içinde kitap olan o kargo zarfını. Yani açmaya çalıştı. Plastik olduğu için kolay yırtılmıyordu zarf ama iyi ki kolay yırtılmıyordu. Yoksa Çınar'ın o güzelim el ..
Çalan telefonun ekranında adını gördüğünde alelacele yaptığı işi bırakıp, heyecanla “bir dakka” diyerek kalabalıklardan uzaklaşmaya çalışırken, bir yandan da dayanamamış hemen telefonu açmıştı. Onun k..
“Rivayet odur ki zaten o bir denizkızıymış. Bazı gecelerde saçlarında yakamoz pırıltılarıyla onu gördüğüne, hatta ardından mavi gül kokusu duyduklarına yemin eden balıkçılar bile olmuş.” Rivayet değ..
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler tellal iken develer berber iken, ben anamın babamın beşiğini tıngır mıngı..