Temur efendinin yatağına kurulan kar gibi sakallı Hacı Osman’a bakarken gözünün önüne gelen Temur efendinin çok büyük acıları çekerkenki o vakur hali aklımdan hiç çıkmıyordu. Ve ne ya..
Bilen bilir özellikle hastane, hapishane, asker koğuşu gibi kalabalıkların yatıp kalktığı yerlerin gecesi gündüzü olmaz. Oralarda hep bir hareket vardır. Ama onca gürültüye ve sık sık rahatsız edil..
İstanbul’da gezinmek, daha önceki yıllarda yaşanmış yerlerde dolaşmak, o yıllardan kalan (varsa) dostluklarını arayıp bulmak vb. sonra dönüp bunları paylaşmak biçiminde çıktığımız bu yolculuk hiç h..
Sabahın dördü. İlgili hemşire tam saatinde gelip tedavileri vermek için dolaştılar. Herkes uykusuz; görevliler hastalar, refakatçiler uykusuz. O odadaki ihtiyar geldi geleli çok şaşkın dur..
Sabahtan beri depoda bir hareket vardı. Fabrikalardan gelen şeker kolilerini işçiler birer birer içeri taşıyordu. İçerde iki görevli gelen kolileri cinsine göre istif edilmesi için işçileri yönlend..
Büfe sakinleri fısır fısır büfeye yeni konan porselen kül tablası ile cam kül tablalarını merak ediyordu. Herkes büfenin en eskilerinden gümüş şamdanla, çeşmibülbüle kaş ve göz işaretiyle “..
Emekliliği gelince 'oh ne ala. Artık sabahın köründe kalkıp yollara düşmek yok. Otobüs, dolmuş kuyruklarında itiş kakış yok. Amirin afrası tafrası. Akşama kadar gelene gidene kafa patlatmak yok. Vu..
Zaman, zaman yaşadıklarım aklıma gelir. Bin dokuz yüz altmış dokuzda büyük bir hevesle kabul ettiğim Muş'ta köy içme suyu etütleri çalışmalarında, gittiğim o köy ve köylüler hiç hatırımdan çıkmadı...
Kimse onu tanımıyordu. Oraya yeni gelmişti. Her yeni gelen kişiye dendiği gibi “hoş geldin” dediler. Kim olduğu bilinmeyen kişilere dendiği gibi “hayırdır, seni tanıyamadık, kimlerdensin?” ..
Adı Hatice idi. Köylüler ona ”Haçca veya Haçcanım” derlerdi. Biz “Haçcanım” diyeceğiz. Haçcanım köyden biriyle evlenmişti. Kocası şöfördü. Bir kamyonu vardı. İlk yıllar, evlilikleri iyi geç..