Kocaman ahşap masasının arkasına kurulmuş, öne doğru eğilmişti. Saçlarına ve bıyıklarına hafif kırlar düşmüştü. Tombul, sevimli bir yüzü vardı. Göbekliydi.Bürosunun duvarlarında aile fotoğraflar..
Oğlan kıza aşıktı. Kız, köyün en güzeli, endamı, boyu posu yerinde, bir işve bir cilve değme gitsin. Köyün tüm gençleri peşinde ama onun gönlü de oğlanda, içten içe yanıyor gönül ateşi.Kız na..
Mahkeme salonundakiler gülsün mü ağlasın mı şaşırmışlardı. Katibe utandığından yüzü kıpkırmızı kesilmiş, başı önde, hakim ne dediyse çarçabuk yazıyordu. Arada bir başını kaldırıp anlatan kız..
Üsküdar’da manavdan domates aldım, kilosu 1.25 YTL. Kokusu yok ama kıpkırmızı, sera malı. Poşetteki domatesleri tarttı, “22.25 YTL” dedi, manav.3 YTL uzattım, metal liralardan birini önüm..
Yeni tanıştığınız bir aile evinize misafir gelmiş, çocuğunuz da ‘hoş geldiniz’ diyor, ellerini öpüyor, veya ergenlik çağındaki oğlunuz ya da kızınız aynı şeyi yapıp, odasına doğru yürürken, misaf..
Ekonomik durumu zayıf, aile bağları güçsüzleşmiş, eğitimden yeteri kadar pay alamamış insanlar, kendilerine olan güveni sağlayabilmek için mutlaka bir güç unsurunu kendilerinde görmek – göstermek -..
Bir bakıyoruz dostumuz, bir bakıyoruz düşmanımız, o..Bir bakıyoruz geçiyor diye kızıyor, küfrediyor, hakaretler yağdırıyoruz, ve bir gün geliyor geçmiyor diye ofluyor pofluyor, sıkıntıdan pa..
Güzin ablayı çıldırtmış bir oğlan. Oğlan dediğimi yanlış anlamayın, genç bir erkek yani. Çocuk bir ilişkisini anlatmış; “Bir kızla süre arkadaşlık yaptık, o zaman kendisine sormuştum, “Eski..
Manavdan aldığım karpuz kelek çıkınca ayıplandım, “Şöyle bir tıklatsaydın ya!” diyenler oldu, “Bir elinle tutup diğer elinle saplağı koysaydın, şap şap diye ses çıkarsa olgunlaşmış, şıp şıp ..
EMİNÖNÜ’ DE eskiden de balık ekmek - satarlardı, İstanbul’ a gelen herkes burada mutlaka balık - ekmek yer, memleketine dönünce de eşe dosta anlatırken, “İstanbul’ a gidersen balık - ekmek yemed..