Belki komik; ama insanın cadı olası geliyor bazen... hani şu tatlı cadıdan... çocukluğumuzda izlediğimiz Sementa gibi... o zaman herşey ne kadar kolay olurdu degil mi? Küçük bir burun titretmesiyle..
Ben bu satırları yazarken.. sen, çok uzaklarda olacaksın!... Sevgili'm... Şimdi gidiyorsun... Sabah uyandığımda gör(e)meyecek miyim seni? Kahvaltı keyiflerimiz, çay keyifler..
Mart ayıydı ve kar yağıyordu. Yağan kardan göz gözü görmüyordu. Toprak görünmez olmuştu.. Ağaçlar dallarını, elektrik telleri kendini yerlere salmıştı. Tabiat boyu..
Kolkola girmiş, soğuktan kaçıyorduk beraber.. birden onun beni frenlemesiyle beraber durduk ve arkadaşım yolumuzun üzerinde karşılaştıgımız ufak tefek kadına benim de şahit oldugum bir olayı anlatmaya..
" Aşk bir masalsa eğer," dedi adam, "Anlat hadi... Beni nasıl seviyorsun?" " Beni ne kadar seviyorsun? " değil, ya da "Neden seviyorsun?" değildi soru, "Nasıl seviyorsun?...
Rüzgar geceden bu yana hükmünü sürdürüyordu.. Deniz boyundaki ağaç, rüzgara boyun eğdi ve son yaprağını da verdi... Ne de olsa, güçlü olan kazanıyordu hep! Medine Memi'..
Hayatın, çok da fazla üzmediği çocuklarından biriyim belki de... Mamafih her zaman da sırtımı sıvazlamadı. Her zaman da başımı okşamadı... Başımı koyduğum yerde izler de kaldı.
Mutfaktan annemin sesi yükselirdi ta salona kadar... "Selma,Belma, Sema .... biriniz gelsin buraya! " Bizden "çıt" çıkmazdı. Pusardık oldugumuz yerde. "Kızlar nerdesiniz, du..
Olmuyor değil mi? Olmuyor bazen... Yapamıyorsun. Ne anlatırsan anlat, Ne yaşarsan yaşa, Ne söylersen söyle, Nereye gidersen git, Nereye kaçarsan kaç,..
Gaffur, Çok olmadı mahalleye geleli nereden baksan altı ay falan oluyor... Mahallemizin tek marketi. Eski sahibini yakinen tanırdım. Adana'lıydı... Çok titizdi. Hiç "tek" durmazdı. Yani boş durm..