Siz çirkin bir çıplaksınız. Elbiselerinizle birlikte ruhunuzu da çıkarmışsınız sanki. Sanatsal bir değeri olmayan, aynı kalıptan fabrikasyon yüzlerce dökülen basit bir heykelden farkınız yok sizin.. ..
İlk aşkın, ilk dostluğun, ilk arkadaşlığın ve hissedilen ilk zevkin kenarında gezinirken izin almıştım aslında onlardan. Çocukken üstüm başım çamurlu geldiğimde azar işiteceğimi bile bile sırıtırdım..
Otomobilimle oturduğum evin sokağından döndüğümde tanımadığım bir kadının ve kucağında 5 yaşlarında kendinden geçmiş bir kız çocuğu olan bir gencin telaşla bağırarak yalvarırcasına durmamı istedikleri..
Nefes alışları gittikçe sıklaşıyordu. Hem tırmanmaya devam etmek istiyor, hemde iyice kayganlaşan zeminde tutunamamanın çaresizliği ile parmaklarının ucundan kayan zevki bırakmak istemeyişinin sesler..
Onu çok uzun yıllar evvelinden tanıyormuş gibiydi. Fakat onu nereden tanıdığını ve ona kendini neden bu kadar yakın hissettiğini çözemiyordu. Onunla yürürken, konuşurken ve göz göze bakışırken, gari..
İşte sunuyorum sana yıkılmış umutlarımı ve kırılmış kalbimi. Uzatıyorum çaresizce boş kalan ellerimi, kıskandığın için aldın benden sokaklarında çılgınca beraber koştuğum sevgilimi. O yok şimdi, sev..
Shakespeare'in Romeo'su " Dudaklarınla dudaklarım günahlardan arındı" der. Jüliet ise cevap verir. "Öyleyse günah dudaklarımda kaldı. Romeo "Öyleyse ver bana günahımı geri der. Ne kadar kolaydır..
Aniden bir haber geldi. Bizim çalışan sanatkarlardan biri kendini dördüncü kattan aşağıya atmak isterken vazgeçirilmiş son anda. Kendisini hastaneye kaldırmışlar. Bu bahsettiğim kişi gayet sağlıkl..
Yağmur olanca hızıyla yağıyordu. İliklerine kadar ıslanmış, suların çamurlu ayakkabılarının içine girmesine aldırmadan umutla kızını aramaya devam ediyordu adam. Aramadık yer, dolaşmadık şehir bırak..
Vapurda yan koltukta biri oturuyordu. Yüzüne öylesine bakıp önüme çevirdiğimde başımı, tekrar ona bakma ihtiyacı hissetti gözlerim. Sanki bu dünyanın siması değildi yanımda oturan kişi. Satır satır y..