Anamur- İzmir hattında seyahat etmek, inanılmaz keyifliydi. Seyahatin kendisi başlı başına baş döndürücüydü, daha yaşamların içine dalınmadığı halde. İki şeridi kullanarak bile viraj almanın zor old..
Ağzımızda ışıl ışıl parıldayarak dizi dizi dizilip, güzelliğimizi bütünleyen, hem de hayatımızda büyük işlevi olan dişlerimiz… Dişlerimize sahip olurken ve onları hayatımıza katarken de sancılar çeker..
Karşıyaka Spor Kulübü, görkemli bir açılış töreniyle yeni sezona merhaba dedi, geçen akşam. Kulübün tenis branşında alt yapı sporcusu olan oğlumda bir heyecan, sormayın. Biz de koşturup gittik Karşıya..
Hayat bir aldanıştır aslında… Okumaya devam ettiğim Dr. Haydar Dümen’in “Evlilik” isimli kitabının satırlarına dalarken ve hayatın içindeki insanların yaşadıkları günlere bakarken, bunu söyler bu..
“Hayatıma anlam katacak birisi olmalı” diyordu, gözleri uzaklara dalmış, umutsuzca bakan dost yürek. Oysa, hayatın anlamı kişinin kendinde olmalıdır bana göre. Hayatını anlamlı kılıp yaşarken, bu..
Bir gün, akşam yemeğindeki sohbette oğlum şaka yaptığında, ben de kanmadığımı bildirmek için “kedidir kedi bilmez miyim?” dedim… Merakla yüzüme dönüp bakan oğlum “nereden bildin anne?” diye sordu. Ben..
Hepimizin yüreğinin bir kenarında değil midir, sokak çocukluğu? Gün gelip ulaşamadıklarımıza, sadece düşlerde dokunmadık mı? Her zaman anlamadı ki bizi de anne babamız, gerçi yokluklarıyla büyümek elb..
Her insan ayrı bir dünya denir ya! E o zaman, her dünyanın da bir uydusu vardır, dünyaya kendini uydurma çabasında olan, desek yanlış olmaz ... İlk bakışta, güçlü olanın dünya, güçsüz olanın uydu..
Sömestre başlamış, ilk derse giren yaşlı profesör heyecanla öğrencilere dönerek “ bu yıl çok ilginç bir öğrencimiz var sınıfımızda, adı Roz” demişti. Öğrenciler merakla sınıfı kolaçan ederken, yumu..
Bu gece sana mektup yazdım annem...Anne olduğumu unutup, küçük bir kız oldum yeniden... Daha geçen haftalarda yavrusu için çırpınan anne yüreğim, bugün annesi için çırpınan yavru yüreğiydi.....