Başkalarının işine bu kadar burnunu sokarsan, onlar da gelir, senin ülkeni patlatır

Uluslararası ilişkiler, mütekabiliyet(karşılık verebilme prensibi)’ne dayanır. Herhangi bi konuda, diğer bi ülkenin tacizine, tecavüzüne uğrayanlar, durumu ayniyle yanıtlayayabilir. Öyleyse rahatlıkla şunu diyebiliriz:”Başkalarının işine bu kadar burnunu sokarsan, onlar da gelir, senin ülkeni patlatır.”

Kurulduğundan beri PKK’yı açıkça destekleyen, bu örgütün hamiliğini, finansörlüğünü, zaman zaman da avukatlığını üstlenen Suriye ve Baas yönetimi yüzünden maddi, manevi onarılamaz, giderilemez, anlatılması imkansız bedeller ödedi, tarifsiz acılar çektiTürkiye. Ama ne acıdır ki, geçmişte döktüğü gözyaşlarının bedelini ödetme peşine düşenler; Suriye’de dökülen kana, yaşanan iç savaşa dahil olduğundan beri; bu çapta bir karşılığa hazırlanmalıydık. Çünkü, “Başkalarının işine bu kadar burnunu sokarsan, onlar da gelir, senin ülkeni patlatır.”

Sen… Komşunun rejimini,liderini değiştirmeye kalkarsan… Ülke muhalefetine sınırsızca arka çıkıp, destek olup, nedensizce pohpohlayıp, şımartırsan… Hatta daha da ileri gidip, bir başka devleti fethedip başkentinde namaz kılmayı vaddedersen… Ama öyle ama böyle, uluslararası meşruiyete sahip bir hükümeti devirmek için kendi topraklarında kamplar kurup, söz konusu ülkenin isyancı, asi, hain ilan ettiği adamları, can ciğer kuzu sarması sayıp kendine; bi de eline silah verip, cebini bolca parayla dolduruyorsan… Bu muameleye maruz kalanlara meşru müdafa hakkı doğar. Ama açık, ama gizli, kendileri ya da taşeronları, durumdan vazife çıkarır. Sonunda şu sonuç kaçınılmaz olur: “Başkalarının işine bu kadar burnunu sokarsan, onlar da gelir, senin ülkeni patlatır.”

Gücüne, kudretine, çapına aldırmadan bölge lideri, yerel süper güç olduğunu ilan edersen cümle aleme… Bundan nem kapanlar, böyle bi şeyi asla kabul etmeyenler; elbette bir cevap verir eylemine. Ama insanca ama hayvanları bile iğrendirecek bir tiksinçlikte. Ama diplomasiyle ama hadsiz hudutsuz kan dökerek… Milli menfaatine göre davranır ülkeler. “Başkalarının işine bu kadar burnunu sokarsan, onlar da gelir, senin ülkeni patlatır.”

Elbette yeniden imparatorluk kurmayı düşünebilirsin. Emperyal bi devleti yönetmek, siyasi düşlerin arasında olabilir. Hatta günün konjoktörüne uymasa da, haritanı büyütmeyi, ülkeni dünyanın dört bi yanına hakim kılmayı da dileyebilirsin. Ama bunları akılcı, stratejik, önü arkası planlanlı, geleceği olan bir milli projeye dönüştürmek yerine; masal anlatmayı, temelsiz milliyetçilik pompalamayı hedeflersen; yeryüzünün senin dışındaki patronları, okkalı bir misillemeye girişebilir. Ama doğru ama yanlış, “Başkalarının işine bu kadar burnunu sokarsan, onlar da gelir, senin ülkeni patlatır.”

Bitmez bu bilek güreşi. Sonunda kimin kazanacağı hiç belli değil. Ülkende huzurlu yaşamak istersen, öz barışını sağla. İnsanlığı sakinleştir. Evrensel barışın teminatı ol. Aksi halde kaçınılmaz kaderin olur gözyaşı.”Başkalarının işine bu kadar burnunu sokarsan, onlar da gelir, senin ülkeni patlatır.”

Sonra derdini anlatacak bi Marko paşa ararsın. Bulabilirsen tabii!

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.