Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '15

 
Kategori
Deneme
 

Her canlının beklediği bir gün vardır

Her canlının beklediği bir gün vardır
 

Görsel alıntı


İnsanlıktan nasibini almamış olanlar bayramın manasını idrak edemezler.  

Bu bayramda yine anaların, babaların ocaklarına ateş düştü, acı, hüzün yüreklerini yaktı kül etti.

Bazıları canlarını, fidanlarını vatan uğruna kurban verirken, toplum olarak yine hüzünlü bir bayram geçirdik. 

Yoksulun, fakirin kısmeti dalın yaprağı üstündedir. Merhametsiz rüzgâr vurunca yaprak yerdedir. Kim bilir kısmet artık nerededir.

Bazıları da Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla belirli şartları taşıyan bir hayvanı usulüne uygun olarak kesmek suretiyle kurban etmeyi uygun gördüler.  

Kurban için hayvanların teşhir edildiği pazara gittiler. Tüm koyunlara baktılar, beyaz olmayan açık kahverenginde bir koyun beğendiler.

Koyun ise insanoğlu bazen merhametlidir. Belki bir tutam ot verir diye sevincinden meeee diye seslendi.

Alıcılar ise, tamam bu koyun da bizi beğendi kurban olmak istiyor diye pazarlık yaptılar, el sıkıştılar koyunu aldılar. Zavallı koyun nereye gideceğini bilmiyordu, birden dört ayaklarının iple bağlandığını görünce koyun bu insanların hort olmadığını anladı.

“ Allah’ım bu merhametsiz insanların şerrinden sana sığınıyorum diye bu kez yüksek sesle defalarca meeee, meeee, meeee “ diye bağırdı.

Koyunu arabaya yüklediler kasaba yöneldiler, kasap koyunu indirdi, bıçağı eline alınca koyun kaçtı, zaten o bir koyundur hep oyuna gelmiş, daima oyunu kaybetmiş. Yine öyle oldu koyunu yakaladılar.

Kasap koyunun kulağına bir şeyler söyledi ve koyunun başını gövdesinden ayırdı. Bununla yetinmedi derisini yüzdü, ayaklarını kırdı, her tarafını doğradı. Ömrü bir tutam otla geçen koyunun iç dünyasını dışarıya aktardı.

Desinler, görsünler, bilsinler düşüncesiyle yola çıkanlar açık kahverengi koyunun etlerini naylon poşetlere doldurdular ve ver elini Toros yaylaları dediler.

Etleri pişirdiler, kızarttılar, soğuk sular eşliğinde yediler, içtiler bitirdiler. Akşama döndüler. Komşular “ Komşu nereden geliyorsunuz” diye seslenince onlarda komşu kurban kestik dağıttık, Komşu da Allah kabul etsin dileğinde bulundu.

Açık kahverengi koyunun da  beklenen günü gelmişti. O da bu dünyadan böyle göçtü, onun hayatı da böyle sona ermişti.   

Her canlının sona yaklaştığı bir gün var. O gün geçen bütün günlerden ayrı ve özel bir gündür. Ne tutunacak dal, ne yaslanacak duvar kalır.

Dünya mafihası o gün geri çekilir. Dost ayrılır, yar ağlar gider ağyar'a sarılır. Gözyaşları akar sele karışır. Gül solar bülbül dahi uçar gider hâr’a tutunur.

Gözler afitab’ın aydınlığını dahi karanlık görür. Gökyüzünün rengi değişir sehab olur. Bütün haksızlıklar, yalanlar, hileler ve vefasızlıklar çam kozalağı yürekte ızmar edilir.

Seherde öten andelib’in sesi dinleyenlerin yüreklerini tar-u mar eder. İşte böyle bir gün gelir artık sona yaklaşılır.

Umutlar kırılır, hayaller dağılır, ten kurur, can gider, ruh gider beden dağılır.

Beyaz ölüm vardır: Dünyada yokluk ve yoksulluk içinde yaşamış hep az yemiş, aç kalmış.

Kazıl ölüm vardır: Nefsiyle mücadele etmiş, nefse esir düşmemiş bu yolda hep galip gelmiş.

Siyah ölüm vardır: Dünyada insanoğlu tarafından haksızlıklara, hukuksuzluklara katlanmış sineye çekmiş.

Yeşil ölüm vardır: Dünya mafihasına meyil etmemiş, yara üstüne yara sarmış, yama üstüne yama dikmiş.

İşte O gün geldiğinde kimi üzülür, kimi ağlar, kimi gülümser, kimi de sevinir.

Yaşam gerçek olduğuna göre, ölümde gerçektir, ölümü gönül hoşluğu ile ve tebessümle karşılayanlar da vardır.

“ Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde / Gönül her yerde bahardan gibi yıllarca tüter / Ve serin serviler altında kalan kabrinde / Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter “ ( Y.K.Beyatlı )

Hangi ölüm olursa olsun, insanoğlunun gerçek esas döşeği turab’dır.  

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 

 

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..