Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Hiçbir şeyin bir şeyi yok sandım, varmış !

Hiçbir şeyin bir şeyi yok sandım, varmış !
 

"Neler oluyor sana?"

"İtiraf etmeye korkuyorum! Tarih tekerrür ediyor sanki. Aynı şeyleri bir kez daha yaşayacak gücüm yok. Hissediyorum, bu sefer çok daha karmaşık bir yolda ruhum. Yaşadıklarımın hangisi rüya hangisi gerçek ayırt edemiyorum. Beni bulduğumu sandığım dünyada değilim. Bir başka âlemin gizemine savrulmuşum. Bunları kim hazırlıyor, tanrı mı? Yorgo'ya, Angel'a, Nathy'e dokunuyorum; gerçekler. Mübeccel Abla'ya bakıyorum, o da gerçek; ama Enver Amca'yı hiç tanımadım. Oysa tüm hayat hikayesini biliyorum. Bunun nasıl olduğunun cevabı yok. 33 yıl önce Londra'da o izbe kafeye neden girdim? Falcı kadın beni bekliyordu belki de! Gerçek oldu söyledikleri. Ruhun iki kez büyük acı yaşayacak. İlkini dindireceksin; ama ikincisi derin acılara sokacak seni. Şimdi söyleyeceğim iki kelimeyi de sakın unutma. Bu iki kelime hayatın boyunca iki kez çıkacak karşına. İkinci karşılaşmanız önemli demişti. Avucumun içine de Tanrıça Ate heykelciğini koymuştu. Tam 21 yıl sonra o kelimelerle hiç olmadık bir yerde ikinci kez karşılaştım. Başlarda heyecanlı ve mutluydum; ama artık canımı çok acıtıyorlar ve biliyorum, yeniden yollara düşmeliyim. O falcıyı bulmalıyım. Geçen hafta şirketin Xmas Partisi nedeniyle Londra'daydım. Niyetim Leicester Square'deki o kafeye de uğrayıp bir şeyler öğrenmeye çalışmaktı. Kafe 1994'te el değiştirmiş. Adı da Cafe Koha olmuş. Genç garsonlar anlamadı sorduklarımı. Saat 5 gibi patron gelir, onunla konuşun dediler. Akşam yine gittim. Güler yüzlü İskoç patron oldukça hoşsohbetti. Kafenin eski sahibi Karim adında bir Faslıymış ve Kazablanka'ya geri dönmüş. Epey bir arandıktan sonra Karim'in telefon numarasını buldu. Aradım ben de. Ben sizin çok eski bir müşterinizim. O zamanlar sık sık gelirdim kafenize ve bir de falcı kadın vardı, su falıma bakardı. Dedikleri bir bir çıktı, bla bla bla diye sıraladım. Adam çok şaşırdı. Falcı kadını hatırladı. O da Faslıymış ve adı da Shada'ymış. Yıllar önce, Zabril adında bir köyde yaşadığını duymuş. Güneyde, Tarfaya yakınlarındaymış."

"Neden bu kadar önemli o falcı kadın?"

"Ruhumun şu andaki ızdırabını bir tek o dindirebilir. 33 yıl önceden bugünleri gördüyse, yarını da görebilir. Şimdilerde yaşıyorsa, yetmişlerinde filan olmalı. Neden en iyi dostlarım Yunan? Okul yıllarımda neden bir Yunan kızı Machi paylaştı evimi? Yorgo, Nathy, Angeliki, Nikos neden koruyucu meleğim gibi hep yanımdalar? Benim bilmediğim neyi biliyorlar? Beni korudukları nedir? Neden Efterpida Girit'ten arayıp Yorgo ve Nathy senin için yaşıyorlar demişti. O falcı neden 33 yıl önce avucuma mitolojik Yunan Tanrıçası Ate heykelciğini koydu? Neden dostların tüm uyarılarına rağmen hata yaptım? O heykelcik bu nedenle mi konmuştu avucuma? Hata ve Günah Tanrıçası Ate. Doğduğun gün; ama Aprilis demişti Shada! Yani, günlerden 26; ama aylardan Nisan! Tanrıça Ate ve 26 Nisan. Neden hayatımın en önemli olayları 26 Nisan'da olmaya başladı? Her gün yeni sorular, yeni kişiler ekleniyor zincire!"

"Seni hiç iyi görmüyorum. Yıllar öncesinden çok farklı ve daha karamsar görünüyorsun. Cem'le bir konuş istersen."

"Bana benden başkası yardım edemez Mel. Sen de deneme sakın. Sonra üzülüyorsun ve Yasemin’le Ata da annelerini üzgün görmemeliler."

"Peki, ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Şimdi çok daha büyük bir bilinmezin içindeyim. M harfinin peşine düşmek gibi bir şey değil bu sefer. Yorgo-Nathy-Machi Üçgeni'nin sırrını çözmeliyim önce. Enver Amca ve Mübeccel Abla neden girdiler dünyama? Bugüne dek 26 Nisanlarda olan tüm olayları derlemeli, ortak noktayı bulmalıyım. Neden Tanrıça Ate de başka tanrıça değil? Neden yarım asırdır yakın çevremde sadece Yunanlılar var? Ve tüm bu soruların cevabını dostlarımla dertleşmeden kendim bulmalıyım. Neyse, yılbaşından hemen sonra Zabril'e gideceğim. Yol uzun, meşakkatli. Fuerteventura'ya uçakla, sonra da Tarfaya'ya feribotla 4 saat deniz yolculuğu var. Bir rehber bulabilirsem, herhalde Zabril'e de deveyle gidiliyordur! Shada'yla mutlaka konuşmalıyım Mel. Tabii, hâlâ yaşıyor mudur, o köyde midir; orası da muamma."

"Şu gideceğin yola bak!! Ölsen haberimiz olmaz. Seni kimsenin durduramayacağını biliyorum. Bunu bir kez denedim, bir daha denemeyeceğim. Dilerim tüm sorularının cevabını bulur, sağ salim dönersin. Sence Shada Yunan dostlarını biliyor mudur?"

"Fazlasını bildiğine eminim; ama ben duymaya hazır mıyım, işte ondan pek emin değilim. Köyün ismindeki şifre bile nabzımın yükselmesine yetiyor."

 

 
 
 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..