Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '11

 
Kategori
TV Programları
 

“Ah, bir evlensem !” Evlilik Programları…

“Ah, bir evlensem !”  Evlilik Programları…
 

Evlilik kutsaldır.


Evlilik kutsaldır. Kanımca İster “görücü usulü”, ister “bire-bir görüşme” ile, yapılsın, ailelerin arzusuyla ve her delikanlının amaçları arasında ilk sırayı askerliğini yapıp, iş sahibi olduktan sonra “yuva kurmak” alır. Genç kızların da gelecekteki eşlerini, erkekler gibi seçme haklarının olduğunu düşünüyorum? Ne yazık ki bazı yörelerimizdeki uygulamaların böyle olmadığı da bilinen bir gerçektir.  

Yurdumuzda birçok yerde olduğu gibi, (eskiden vardı - şimdi devam ediyor mu bilemiyorum ama) Denizli - Babadağ’da da Pazar günleri “piyasa” adı verilen yollarda, ”buluşma ortamlarında” kızlı - erkeli gruplar karşılıklı yürürler. Bu arada delikanlılar görerek beğendikleri kızları daha sonra ailelerinden istetirlerdi. Evliliğe giden ilk adım bu “piyasa”dan geçerdi. “Kına gecelerinde, ” düğünlerde” de bu işler yapılmaktadır. Özel kanallar ve internet yokken, bu işler için “Aile ve Evlilik Danışma Merkezleri” vardı.  

Gelin-kaynana programları”nın ardından, Televizyon programlarının yeni trendi “Evlilik Programları”oldu. Araştırmak için değişik kanallarda birkaç program izledim. Evlilik programları sabahtan akşama kadar oluyor. Sadece bir kanalda “günde 3.5, hafta da 17.5 saat” yayın ! 18’inden 90’nına kadar – evlenemeyip de - canı evlenmek isteyenlerin “görücüye çıkarak”, saatlerce “vitrindeki mal” gibi “kendini pazarlaması”nı izlemek kime, ne kazandırıyor? “Evlilik müessesesi kutsaldır” demiştim ama bu tür programlarda ne yazık ki basitleştirilmektedir.  

Programlara çıkanların amacı gerçekten evlilik mi? Evlilik uğruna kendini rezil edenleri mi ararsınız, kendini gençlerin yerine koyan 70’likleri mi? Burnundan kıl aldırmayan “maço” erkekleri mi, yoksa “evlilik sözleşmesi” yaparak ayağını yerden kesecek arabası, oturacak katı, gezecek yatı ve yazlık edinmek isteyen kendini beğendirmek için mağdur rolü oynayan kadınları mı ? Eşinden boşananlar, evde kalmışlar, eşi vefat edenler, macera arayanlar, romantik takılanlar. Dahası kuyrukta bekleyenler .  

İstatistiklere göre, yılda ortalama 100 bin çiftin boşandığı Türkiye’de, TV’deki bu programlara, günde ortalama 18-90 yaş arası 4 bin kişinin başvurduğunu biliyor musunuz ?  

Hele bu programlarda “sipariş usulü” çalışmalara ne demeli? “Paran var mı ? Tanışalım”. Yoksa “Elektrik alamadım !” da ne demek oluyor? Artık “evcilik oyunları” televizyonlarda oynanıyor. Bir saat içinde birbirlerini nasıl da tanıyıp karar veriyorlar? Hayret ! Bu tür programların ”sanal uyuşturucu“dan farkı yok. Nasılsa izleniyor ya ! Hani erkeklerin futbola, kadınların da dedikoduya düşkünlüğü vardır ya, onun gibi.  

Bazen merak ediyorum. “eş arayan bu insanları” programa çıkarmak için, “üste para da veriyorlar mı ?” diye. Uzun zamandır yayınlanan bu programlara bakıldığında, memlekette evlenmek için yanıp tutuşan ne kadar çok insan varmış meğer ! “Telefonu düşürebilenlerden biriyle” evlenmek ? Semt pazarlarında daha samimi birilerini bulmak daha kolay değil mi?  

Bu programları herhalde siyasilerin saçma –sapan konuşmalarından bıkanlar da izliyor sanırım. Çalışmak istemeyen emekli erkeklerin çoğunun vakit geçirmek ve ev kadınlarının bazılarının da mutfakta yemeği ocakta bırakıp bu programları izledikleri doğru mu ? Eğlence olsun diye “dram, komedi, macera” filmlerine bakar gibi.  

Uzman Psikolog Erhan Özden’in “O insanlarla özdeşim kuruyor olmakla birlikte onları belirli bir rakımdan izlersiniz ve yüzünüzde alaycı bir ifade vardır. Başka türlü evlenememiş gariplerdir onlar. Programa katılanlar bile bunu bilir, hepsinin üstünde bu garipliğin izleri vardır. Bu seyredenler için öyle acıklı bir duygudur ki kimse bunu kendine bile itiraf edemez.” düşüncesine katılır mısınız?  

Evlilik programlarını hazırlayan kanalların amacı “rayting” denilen “izlenme rekoru” kırmaktır. Ne kadar çok izlenirse, o kadar “çok reklam almak” demektir. Sunucularına aylık “40 bin ile 140 bin lira” arasında kazandırdığı da bilinen bu programların kime ne kazandırdığı belli değil mi? Bu programların olmazsa olmazları da var. Evlenmek için koltuklarında “talip beklerken”, evlenmek isteyen adaylar hakkında ahkâm kesenler yok mu ? Sanki uzman kişiler. “Kelin merhemi olsa kendi başına sürer” demişler ya. Hele aile içi şiddet sonucu evinden kaçıp yuva kurmak için gelenlere ne demeli? Bir de sabahın köründe – organize bir şekilde - bu programlara “ücretle izleyici” olarak “ekmek parası” için getirilen “figüranlar” da ayrı bir alem.  

Bu konuda Çiğdem Demirsoy (Uzman Psikolog): “Evliliği algılayış ve evlilikte beklentiler büyük ölçüde içinde yetişilen aileden ve yakın çevreden etkileniyor. Bu nedenle bu tür programların evlilik ve aile kurumuna direkt olarak etkisi olduğunu düşünmüyorum. Bu tür programlar çoğunlukla sonuçta katılan kişilere bir takım kazanımlar vaat ediyor ve kişiler aslında çoğunlukla kısa ve kolay yoldan para ve ün kazanmak gibi motivasyonlarla katılabiliyor ya da motivasyonları bu olmasa da bir süre sonra bu kişiler sürekli medyada yer alan, göz önünde olan, konuşulan kişiler olabiliyor.” demektedir.  

Akademisyen, Hülya Uğur Tanrıöver’in yazısında; “En kötü aile, en iyi ailesizlikten iyidir.” “Sosyal yapımız gereği ne şekilde olursa olsun evlenmeliyiz.” derken, RTÜK Başkanı da bu tür programları “sosyal işlevleri olduğundan dolayı destekliyoruz” demiş. Bu sağlıklı bir sosyal işlev mi?  

Sosyolog Süheyb Öğüt’ün görüşü şöyle; “Son zamanlarda ekranlara taşınan çöpçatanlık programlarının bir ölçüye kadar geleneksel görücü usulünün yeni -daha doğrusu modern- bir versiyonunu teşkil ettiklerini söylemek mümkün. Fakat tekrar etmek gerekirse bu programlar ancak bir ölçüye kadar görücü usulüne tekabül etmektedirler. Zira görücü usulünde aslolan evlilik adaylarının ailelerinin birbirlerini doğrudan ya da dolaylı olarak tanımaları, bilmeleridir.” 

Sonuçta ne demiş Sokrates ? “Her durumda evlenin. İyi bir eşiniz olursa mutlu olursunuz. Eşiniz kötü olursa, filozof olursunuz.” 

Sevgiyle kalın. Saygılarımla.  

Ali İhsan ÖZÇAKIR  

MEB. Bakanlık Başmüfettişi (E)  

e-mail: aliihsanozcakir@hotmail.com 

 

 

 
Toplam blog
: 172
: 4867
Kayıt tarihi
: 07.04.09
 
 

50 yıllık eğitimciyim. İngilizce öğretmenliği ve Bakanlık müfettişliği yaptım. Bunca yıllık eğiti..