Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

"Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder.."

"Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder.."
 

Kenan Işık’ın Yarışma Programını izliyor musunuz? Bilginin para ettiğini gösteren tek tük programdan biri. Yoksa kimse bilginin kıymetini bilmeyecek, bilginin ne olduğunu bilmeyecek… Hüdayi nabit yaşayıp gidiyoruz işte. Her şeyimiz doğal. Bilgimiz bile kitaplardan değil, dağlardan, ırmaklardan, yaylalardan… Yaşayarak öğreniyoruz biz. Çünkü, zaten millet okullardan vazgeçmiş. Çocuklar , okula gidip uyuyorlar veya yaramazlık yapıyorlar… Ne yapsınlar yani, karşılarında durmadan konuşan bir hoca var… Vır..vır… vır… Gün altı saat konuşuyor. Eğitim böyle bir şeydir sanılıyor. Öğretmen konuşur; öğrenciler dinler, sonra efendim, bütün bu konuşulanlar öğrenilir, sınıf geçilir… Aslında, bu monoton ses karşısında ya uyursun, ya da önündekinin saçını çekersin… Tabii o zaman da, tokadı yersin… Okulda ani bir tokatla hayata geri dönmüş az arkadaşımız yoktur…

Neler öğreniyor çocuklar?
Gevezelik, gevezelik, gevezelik… Yetişkinlerin gençlere verebildiği en bol şey , “Öğüt”tür…
Rahmetli ninem… “Öğüt, öğüt, öğüt… Bilmem nereme söğüt deyim…” geçerdi… İşte okulda verilen öğütlerin, hayatta işte o kadar kıymeti harbiyesi vardır. Okulda öğretilen şeyler, neden hiçbir zaman hayatta sorulmaz… Çünkü hayatın kendine özgü soruları ve yanıtları var… Öyle bir iki değil ki … Her an binlerce soru gelir ve sen onlara yanıt vermek durumundasın… “Bilmiyorum” olmaz… Sen bu toplumda yaşayan akıllı bir adam olaraktan her şeyi, her şeyi bilmek zorundasın… Hele bir, “Ben bilmiyorum…”de de, bak ne oluyor… Adın cahile çıkıyor mu çıkmıyor mu?

Kenan Işık’ın bilgi sorgulayan programına ne profesörler, ne doktorlar, ne operatörler girdi de, çoğu da üçüncü soru da elenip gittiler… Çünkü neden? Gayet basit… Hayatın getireceği fakat kolay kolay kitaplarda bulunmayan milyonlarca soru vardır… Sen binlerce kitaptaki bilgiyi ezberlesen bile, daha arkada milyonlarca kitap vardır… Sen bunu biliyor musun? Oysa çoğu kez bizim insanımız her şeyi tek kitapla çözümlemeye çalışır. Okulda tek kitap … Oku, ezberle, sınava gir, sınıfı geç… Hayatta da öyle… Tek kitabı vardır. Durmadan onu açar açar, okur; sonra yeniden açar okur … Sonra duvardaki yerine asar… Böylece yıllar geçer…

Bizim insanımız, erkanı harptir… Hayatın kendisinden öğrenir. Zaten çoğu da öyle uzun boylu eğitim okul filan görmüş de değildir. Sorsan : “İlkokul üçten terk…” der sana… Niye? Eee, okula gidilecek de, koyunları, davarları kim güdecek… Kim bakıp, edecek… Onun için okul ezber yeridir. Okulda gerçeklik yoktur… Şakadan, mecbur oldukları için giderler… Okumayı, yazmayı çözünce; iki kere iki eşittir dört’ü bilince de okuldan elini ayağını çekerler… Gerisi martavaldır. Cebir’miş, Geometri’ymiş.. Riyaziye’ymiş bunlar hep, o hocaların uydurmaları. Yani… X+Y+Z= 0 ‘ın hayattaki karşılığı nedir? Kafa bozmaktan başka… Tabii eğitimden bu şekilde yavaş yavaş nefret ederken, bazı önemli şeyleri de kaçırırlar…

Bizim Eğitim sistemimiz durmadan Newton’u, Pascal’ı, Einstein’ı öğretirken … İbni-i Sina’yı, Biruni’yi gözden kaçırır… Onlara gelince vakit biter.

Kenan Işık “Bir Milyon” dağıtacak, ama ona yaklaşacak bir beyin henüz Türkiye’den kolay kolay çıkmadı. 15 bin lira alıyorlar da oradan ötesi çok zor. İmkansız gibi… Kimsenin kafası buna yetmiyor. Geçen gün Boğaziçi’li bir genç de 60 Binin kıyısından bir soruyla döndü. Soruda : “Bilim ve sanat  takdir edilmediği yerden göç eder sözünün sahibi tıp tarihinin başucu kitaplarından tıbbın kanunu’nun yazarı olan bilim adamı kimdir?” Deniliyordu… Seçenekler olarak iyi hatırlıyorsam : “a.Mendel, b.Pastör, c.İbni Sina, Newton..” verilmişti. Bizim delikanlımız, çok düşündü, taşındı… Hep yabancılar üzerinde durdu durdu da, ama sözü Tıp Tarihi’nin de Tıb’bın da babası sayılan büyük Türk düşünürü İbni Sina’ya bir türlü yakıştıramadı… Ama kaybeden de kendisi oldu…

Kaybeden hep biz oluyoruz. Hiçbir zaman , “Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder..” sözünün gerçek anlamını ve sahibini bilemiyoruz. Sanat olarak, gençlere anadan atadan kalma 4-5 tane eski, şarkıyı türküyü belletmektir sanıyoruz. Dolayısıyla, barlarda sazlarda saz çalan, şarkı söyleyen nota bilmez vatandaşlar da “Sanatçı” oluyor…

Şu büyüklerimize, birisi çıkıp da sanatın ne olduğunu bir anlatsın lütfen. Yoksa, tabii , İbni Sina gibi insanlar bu ülkenin semtine uğramayacaklar, gerçek sanatçılar da kaçıp gidecekler… Gerisi teferruattır…

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..