Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Haziran '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

"Töre"nin kadınları

"Töre"nin kadınları
 

On beş- on altı yaşlarında güzel genç bir kız. Hastane odasında yatıyor. Başında hastanenin özel güvenlik görevlileri ve devletin resmi polisi nöbet tutuyor.

Genç kızı, kendinden yaşça çok büyük birisiyle evlendirmek istemişler. Tabi ki parada da anlaşmışlar. Ancak, kızcağız yaşamının kalan süresini birlikte geçireceği hayat arkadaşını kendisi seçmek istemiş ve evden kaçmış.

Kaçışından sonraki bir gün, yolda babasıyla karşılaşmış. Kıpırdayamamış kızcağız. Babası bıçağını çekmiş ve kendinden olma kızını delik deşik etmiş.

Bereket, kızcağız ölmemiş. Yaralanmış ve hastaneye kaldırılmış.

Bu tür olaylara sık sık tanık oluyoruz. Adına da "Töre cinayeti" diyoruz. Böyle deyince de işin önemini görmezlikten geliyoruz, tehlikenin boyutunu gizlemiş oluyoruz.

Bu olaylarda insanın aklını karıştıran bazı davranış şekillerinin mutlaka sorgulanması gerekmektedir. Çünkü, bu olaylar küçümsenecek şeylerden değildir. Hem insani açıdan, hem toplumsal açıdan, hem de hukuk sistemimiz açısından bu olayların dikkatle gözlenmesi gerekir.

İnsani açıdan bu tür "töre cinayetlerine" bakacak olursak, insanın kendinden utanmaması olası değildir. Bir evlilikten olan şeker mi şeker bebeğiniz dünyaya geliyor. Büyük acılarla onu dünyaya getiren anne, kucağına verilen bebeğine büyük bir sevgiyle dünyanın ilk öpücüğünü konduruyor. Daha gözleri bile açılmamış, yumru yumru ellerini kapamış masum bebecik, annesini diğer insanlardan "anne kokusuyla" ayırabiliyor ve kendini onun kucağında güvende hissediyor.

Ya baba ne yapıyor? Doğumhanenin kapısında dünyaya gelen bebeciğinin yüzünü görmek için heyecanlanıyor, yüreği hızla çarpıyor. Ve o da görüyor minik yavrusunu. Kucağına almakla alamamak arasında kuşku duyuyor.

Nice uykususuz geceleri paylaşıyorlar bebekleriyle. En ufak hastalığında bebeciklerini hemen hastanelere taşıyorlar. Onun iyileşmesi için ellerinden gelenin fazlasını bile yapıyorlar.

Büyük bir özenle büyüttükleri kızları, ergenliğe adım attığında her şey değişiveriyor. Kızlarının çevresinde acımasız duvarlar örüyorlar. Çevreden kızlarına gelen başlık parası teklifleri karşısında beklemeye geçiyorlar ve"piyasanın kızışmasını" bekliyorlar. En fazla parayı verene kızlarını satıyorlar. Bunun adına da "töre" diyorlar. "Geleneklerimiz böyle" diyorlar.

Her nedense bu töreler yalnız kız çocukları için uygulanıyor. Ve büyük bir zahmet ve sevgiyle büyüttükleri kızlarının karşılarına canavar olarak çıkıveriyorlar. Bu genç insanların aşklarına, sevgilerine, duygularına aldırış etmiyorlar. Bunlara aldırış etmemek, o genç insanların, insanlığına aldırış etmemek olduğunu düşünmüyorlar bile. Baş kaldıranı ise bir yerlerde kıstırıp öldürüyorlar. Öldürenler; babalar, abiler, amcalar, dayılar. Yani erkekler dünyası.

Hiçbir hayvanın bile yavrusuna kıyamadığı dünyada, bu insanlar, gencecik kızlarının canına kıyıyorlar.

İnsani açıdan bakıldığında, insanlık dışı bu cinayetleri insanlıkla bağdaştırmak olası değildir. Bu cinayeti işleyen insanlar kendi yavrularını öldürmektedir. Bunlara insan denir mi?

Ya toplum ne yapıyor? Töre cinayeti denilen caniliğe toplumumuzun belli bir bölümü ne yazık ki olumlu bakmaktadır ve erkeklerin davranışını desteklemektedir. Toplumca karşı gelmemiz gereken bu tür olaylar bölgesel destekler bulsa da, bir toplumun ne denli tehlikede olduğunu ve ne denli hasta olduğunu göstermektedir.

Kendi çocuklarını kıtır kıtır kesen anne ve babalar! Uygar bir toplumda anlatılsa, en özgün korku filminden bin kat korkunç bulunur.

Böyle bir toplumu yetiştirmiş devlet ise devletliğinden utanç duymalıdır.

Hukuk, töre cinayetleri karşısında çaresizdir. Yakın zamana kadar, töre nedeniyle işlenen cinayetlerde, katil, indirimden yararlanıyordu. Bir canın alınmasına hoşgörüyle bakan hukuk sistemi adil olur mu? Bunun adı hukuk olur mu?

Aslında, bu cinayetlerin arkasında yatan çok daha acı bir hukuk ikilemi vardır. Ve bu ikilem hükümetler tarafından özellikle saklanmaktadır. Bu da"çifte hukukluluktur". Bu cinayetleri işleyenler devletin hukuku içinde bir başka hukuk geliştirmektedirler, aile meclisleri kurup şeriat kuralları içinde, olmayan suça ceza kesmektedirler ve infazı da kendileri yapmaktadırlar. Bu bile tek başına bir suç olmakla birlikte, öldüren erkek, yasayı yapan erkek, yasayı uygulayan erkek olunca, olan gencecik kızlara olmaktadır.

Töre'nin kuralları çok yazık ki "töre'nin kadınlarını" vurmaktadır.

 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara