Terkedilmiş şehirler Anılar Yanınıza gelmeyeceğim Vakit dar Hepinize ayrı ayrı veda etmeyeceğim Yanımda götüreceğim Pişmanlıklarımı Boşuna heba ettiğim Zamanımı..
Toprak su ister Yeşiline… Yağmur zamanını bekler. Taze dallar; renkli çiçeklerle süslenmek için baharı… Sen neden beklemedin yiğidim? Teskerene kaç gün kalmıştı?..
Eskiden… Şu “eskiden” lafı boğazımı tıkıyor, boğuyor beni… Eskiler madem bu kadar kıymetliydi… Yâd ede, ede dillerde tüyler bitti. Neden o zaman gitmesine bitmesine meydan verildi?..
Vitrin camlarında: Kendini seyretmekten ala koyamayan… Aynalardan gözünü alamayan… Park ederken; park ettiği yerden aracını çıkarırken dikiz aynalarına yüz vermeyen kadın: Gizemli varlık!
Şelale misali lepiska saçların Şaşırtıyor âşıklarını Şakrak sesin büyülüyor Şaşı beş etti bakışlarımı Şah damarım kadar bana yakınım Şubatım bodurum yerden kalçalım.
İtmek mi çekmek mi gütmek mi daha zor; yiğidi zorlayan bu üç eylem; bugün kafama takıldı. Eskiden haftada bir evin eşyalarını oradan oraya taşırdım. Adamım eve geldiğinde feleği şaşar..
Bir gözlük al bana, numaralı olmasın. Markalı iri taşlısını, kaşlarımı örtenini istemem. Numarasız olanı… Korumaz bilirim; süs niyetine… Niyeti; güneşin gözünün içind..
Kaç gündür uykusuzluktan bir gözüm kan çanağı oldu; öteki gözüm ona niye eşlik etmedi bilmiyorum. Cuma gününü iple çekiyorum, sonucu bile bile. İzmir bugün yağmurlu ben yorgun;..
Ezan sesi huşu verirdi. Bayram sabahları… Artık vermiyor! El ayak buz kesiyor… Düşünceler kalkansız kılıç kuşanıyor. “Ayağa ayak” nidalarıyla; ateşiyle yanıyor. Düşüncele..
Bizim dediğime bakmayın; ne kadar benimsediğimi; ne kadar sevindiğimi anlatabilmek için sekreteri: “Bizim” yaptım. Bırak sekreteri; bir yardımcım bile yok benim. Kadınlar; eşlerini iy..
Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..