Sen çok acımasızsın, o kadar ağladım dönüp bakmadın bile, ben de seni dost bilirdim” diyorsun mektubunda. Süperrr, ohh ne güzel söyledin bak, evet ben acımasızım, sana zerre kadar acımam...
Yaz boyu, daracık sokakların üzerinde sağlı sollu göğe doğru uzanan yüksek apartmanların arasında varlığını korumuş ağaçları minnetle izledim. Portakal, limon, dut, erik, kayısı gibi meyve ağaçları..
Ben daha onsekiz aylık bir bebeğim, televizyon izlemek için yaşım çok küçük. Ama annemle babam rahat etmek ve beni oyalamak için çoğu zaman karşısına oturtup bazen de orada unutuyorlar. Tamam çizgi..
Mine annesinin ona giydirdiği keder elbisesinin içinde kendini gördü, annesini gerçekten sevmiş miydi, ona acımaktan öte gerçek bir duygu beslemiş miydi. Ruhunu dolduran ve onun kapalı bir hayat ..
Dinle, sessizce nefesini dinle, nefesin bedeninin şarkısı. Melodisine bak, acıklı bir uzun hava mı, arabesk mi, güçlü ve zengin bir piyano konçertosu mu, yoksa notaları bile anlaşılmayan boğuk bir..
İyi şeyleri yaşamak için kendimdeki iyiliği fark edip, ortaya çıkarmam gerekti. Sevilmek için içimdeki sevgi kaynağının kapısındaki pas tutmuş kiliti açtım..Kendime baktım, orada ihmal edilmiş, bü..
Yıllar geçtikçe mahallenin yetişkin genç kızları birer birer evlenmeye başladı, sonbahar geldiğinde her mahallede birbiri ardına düğünler oluyordu. Kimi düğünlerde davullu zurnalı uzun konvoy..
Ortaçağda çok zengin bir ülkenin çok ihtişamlı bir kralı varmış. Kral sert, dediğim dedik, kararlarına itiraz edilmez biriymiş. Emrindekiler ondan çok korkar, bir dediğini iki etmezlermiş. Günle..
Bizim patron geçen üç ay satışlar iyi gidince “hadi hepinizi yemeğe götüreyim” gibi bir söz çıkardı ağzından, çıkararır çıkarmaz da pişman olup odasına kapandı. Bin türlü dalavere düşünüp söz..
Ego- Ah salak kadın, bak yine beceremedin, bu işi de halledemedin, senin yüzünden kızın da senin gibi başarısız olacak. Ruh- Hayır, birincisi benim yüzümden olan bir şey yok, bu onun..