Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '09

 
Kategori
Siyaset
 

Allah sonumuzu hayır etsin

Allah sonumuzu hayır etsin
 

İran'da karmaşa


Dünyada ve özellikle bizim yaşadığımız coğrafyada çok garip şeyler oluyor. Amerika Irak’tan çekiliyor ama arkasında tamamen istikrarsızlaştırdığı, yüzyıllardır bir arada yaşayan insanların birbirleriyle ölümüne düşman kesildiği bir ülke bırakıyor. Tıpkı Afganistan’da olduğu gibi. Hatta tıpkı uzun yıllar önce Vietnam’da olduğu gibi…

Barış ve istikrar diyerek gittiği her yere bitmeyen kavgalar, kan ve gözyaşı götüren bu süper güç aslında insan tabiatının çıkarları için nasıl insanlıktan çıkabileceğinin ve kendi neslini bile acımasızca yok edebileceğinin en canlı kanıtı.

Bu durum anlaşılır gibi değildir. Bir insanın sadece Amerika’da dünyaya geldiği için kendini diğer insanlardan üstün görme hakkı ve diğer bütün insanları kendi çıkarı için feda etmekten çekinmeyen anlayışı kabul edilebilir mi?

Ne yazık ki bizim sözde aydınlarımızın bile büyük bir kısmı çeşitli gazete ve televizyonlarda ABD’yi övüp onun bu insanlık dışı müdahalelerine alkış tutmaktan çekinmiyorlar. Onlara göre ABD’yi eleştirmek yerine ona biat etmek, ihtiyaç halinde de katliamlarına destek vermek gerekir. O zaman bize dokunmaz. Hatta belki birkaç artık da bizim önümüze atar.

Ne yazık ki bu kadar onursuzca bir düşüncenin bile ulusal basında savunulur olduğunu görmeye başladık.

***

Diğer komşumuz İran’da da her şey bozuluverdi. Rejimini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, ama kendi içinde istikrarlı bir ülkeydi. Ben İran’daki rejime hiç ısınamadım. İran İslam Cumhuriyeti adı adeta cumhuriyetin insan onuruna olan saygısıyla dalga geçer gibiydi. Ama beğensek beğenmesek orada belli bir düzen vardı. Birden o düzen de bozuluverdi. Hem de İran’ın kendini en güçlü zannettiği, Ahmedi Necat’ın özgüveninin tavan yaptığı bir sırada ülke karıştı. Bu karışıklığın sadece Musavi yandaşları tarafından çıkarıldığına inanmak mümkün mü? Yıllarca baskı altında yaşamış, devlet güçlerinin her şeye hakim olduğu bir rejimde bir hafta içinde böyle bir değişim kendiliğinden gerçekleşebilir mi? Bu ayaklanma hareketlerinin son derece organize ve örgütlü hareketler olduğu açıkça ortada değil mi?

***

Bence artık sona yaklaşıyoruz. Daha önceki yazılarımda ifade etmiştim. Bu bir haçlı seferidir. Üstelik tarihin en büyük haçlı seferidir. Bu sefer her zamankinden daha hazırlıklı ve daha donanımlı olarak geldiler. Amaçları Ortadoğu’nun bütün zenginliklerini ele geçirmek. Karşılarındaki en büyük engel bu gün için İran’dır. Onu da etkisizleştirmek için düğmeye bastılar.

Türkiye’ye gelince; sanırım ABD bizi en azından şimdilik bir tehdit olarak görmüyor. Üzerimizdeki PKK baskısının bile bir bölümünü İran’a kaydırdı. Bizi terörle, ekonomiyle, modayla, tüketim çılgınlığıyla öylesine kendimizden geçirdi ki bazı medya ve sivil toplum örgütlerinin de gayretleriyle kolayca asimile edebileceğini düşünüyor. Olmadı, o zaman bir çaresine bakacaktır.

Elinde birden çok kozu var. İsterse Kürt-Türk diye ayırır, isterse Alevi-Sünni diye ayırır, isterse inananlar-inanmayanlar…

Faizini bile ödemekte zorlandığımız borçlar, ipotekli arazilerimiz ve çılgınlık boyutuna varan tüketim alışkanlıklarımız da cabası.

Allah sonumuzu hayır etsin.

 
Toplam blog
: 114
: 548
Kayıt tarihi
: 18.11.09
 
 

Emekli öğretmenim. Üç yıldır Söke Ekspres gazetesinde günlük yazılar yazıyorum. 2008 Yılında röpo..