- Kategori
- Söyleşi
Altınsoy ve kitapları üzerine söyleşi
İzlenimler
Gizemli Bir Söyleşi Nabide KILINÇ
ALTINSOY VE KİTAPLARI ÜZERİNE SÖYLEŞİ...
1962’li yıllarda henüz yeni doğmuşum.Çocuk yaşlardayım. Muğla’da sık sık “Yerkesik’li Feyzullahoğlu Mehmet Kılınç”ın yanına giderim. Yerkesikli Feyzullahoğlu Mehmet Kılınç “amcam”dır.
O zamanlar Devlet Hastanesine çıkılan caddede, Pazar yerinden çıkılan merdivenin yukarısında, caddenin köşesinde bir ağaç baraka bulunur. Bu ağaç baraka ormanın idare bürosudur. İçinde görev yapan Orman memuru Yerkesikli Feyzullah oğlu Mehmet Kılınç’tır. Orada bir köşeye oturur “amcam”ın yaptığı işlere bakardım.
Bu anlatımdan sonra, Ormancı kitabının sayfaları içerisinde dolaşıyoruz. Ormancı kitabının 41.sayfasında; 1940 Lı yıllar.Muğla Orman İşletmesi köylere duyuru iletir. Orman görevlisi olmak isteyen gençler alınacaktır. Okur yazar olma, hesap bilme, askerlik yapmış olma şartı aranır. Bu haberi duyan ve şartları tutanlar bu göreve başvuruda bulunur.Orman İşletme Müdürü her bir gence saman kağıt ve kurşun kalem verir.
İlk hesap sorusu şöyledir;
“844 ile 1500’i çarpın”.
Gençlerden Muğlalı Sarı Mehmet (İn), Gevenesli Ahmet Altıntaş, Yerkesikli Feyzullah oğlu Mehmet(Kılınç), Pisili Abdullah Besi, Ulalı Mehmet Şen, Düğerekli Arif Çavuş(Karakuş) sınava ilk katılan grupta başarılı olan adaylar arasındadır.
Yine kitabın 126.sayfasında Gevenes’te çıkan orman yangını nedeniyle, ormancılardan Mehmet Kılınç, Abdullah besi, Mehmet Şen, Arif Karakuş bu bölgeye giderekorman yangınını kontrol altına alırlar.
Başka edindiğim bir bilgiye göre de;
Bir hesap sorusu şöyledir;
“101 ile 1001 i çarpın”.
Bu alıntılardan sonra, Altınsoy’un kitapları üzerine söyleşiye giriyoruz.
H.İlker Altınsoy daha önce de, “kerimoğlu”, “Karaova düğünü”, Maniler” adlı eserlerini çıkarmıştır.
“Kerimoğlu ve Ormancı” kitabının anlatımında romanımsı bir aktarımdan çok, konular diyaloglar şeklinde verilmiştir.
Kerimoğlu kitabının anlatımında yazar “daha heyecanlı ve daha kurguludur.” Bunun nedeni, kerimoğlu’nun torunu olsa gerek.
Ayrıca, her yazar yazısında kendisinden bir şeyler katacaktır.
Kerimoğlu’nda akıcı, büyücü, seçkin sözcükler daha hoyratca dolaşıyor. Bu kitabı romanımsı bir anlatım yönünden daha başarılı buluyorum.
Karaova Düğünü ve Ormancı;
Her iki eserin öyküsünün sonucu “tez bir davranışın eylemidir.” Hoşgörüye ve sevgiye çok ihtiyaç vardır.
Ormancı kitabını yazar yöre şivesiyle yazmıştır. Yöre dışındaki okuyucuların anlamakta zorluk çekeceği eser. Fakat kitabın arkasında “sözlükçe” bölümü yer almaktadır.Bundan yararlanılacaktır.
Kitabın 2.sayfasında yazar şöyle diyor; Kitabın her hakkı yazara aittir. Yazardan izin alarak alıntı yapılabilir.
İlker Altınsoy, Ünal Şöhret Dirlik’in “maniler” kitabı içinde aynı duyarlılığı göstermeliydi. Maniler ile ilgili yazımda belirttiğim gibi “gönlümüz ve bilgimiz ister ve dilerdi ki, Altınsoy kitabını çıkarmadan önce başarısına ve okurlarına bu zenginliği katsın. Altınsoy Maniler adlı eserini çıkardıktan sonra bunu görüyor.
-“İyi bir başlangıç” diyerek kaleme almıştım.
Bu eserinde “iyi bir başlangıç” var.
Şimdi buluştuk Altınsoy, seni kutluyorum.
Görüyorum ki; bu kitabında olumlu bir gelişme vardır.Önceki “ormancı” başlıklı yazımda belirttiğim gibi, bu kez kitapta çok emek var belli.
Kitabın 176.cı sayfasında, yönetmen Yusuf Niş’in yazdığı gibi, yazar eserleriyle “belgesel tatlar” sunuyor.
Bakalım gelecek günlerde okurlarını ve sevenlerini hangi nehrin dalgasında sürükleyecek.Hangi sazın telinde, dilinde türkülerde buluşturacak...
Başarılar Altınsoy...