Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '19

 
Kategori
Deneme
 

Babaannem Güli 150 Yaşında

Babam, amcalarım, halalarım esas dünyaya göç edeli yıllar oldu. Babaannem Güli hâlâ sağ. Yüce Allah uzun ömür versin!.

Kendisi 1.7.1869 doğumlu olduğuna göre 150 yaş yılını doldurmak üzere!

Bugün dünya kadınlar günü babaannemin kadınlar gününü kutluyorum.

Bizim oralara eskiden 5-6 metre yükseklikte kar yağdığını hatırlıyorum.

Babaannem Güli Amcam H.Kamil’in Bahçelievler mahallesindeki evinde kalırdı. Yaşıtlarımla birlikte ilk Kuran dersini Babaannem Güli’den aldık.

Hafızası çok güçlü ve çok iyi işiten biriydi. İki metre uzaklıkta sureyi yanlış okuyanı hemen uyarır “orayı yanlış okudun tekrarla” derdi.

Siyah küçük bir bez torbası vardı. Kuran dersini iyi okuyanlara çeşitli renkte saatlerce ağızda erimeyen şekerden birer tane verirdi. (Akide şekeriydi ancak o kağıda sarılıydı)

Beş ya da altı yaşındaydım, Ocak mı desem, Şubat mı desem tam bilmiyorum, karlı tipili, göz gözü görmez bir gündü.

Kar pencereleri kapatmış, evde mahsur kalmış bir hal gibiydik. Sabahın seherinde iki veya üç sokak ileride amcam H. Kamil “Anne öldü, anne öldü “diye babama sesleniyordu.

Ses geliyordu lakin insan, insana ulaşamıyordu. Kürekle birkaç saat ancak bir kişinin dışarıya çıkabileceği bir yol açıldı. Bu yolun amcamın evine de ulaşması gerekiyordu.

Mahalle yolları, mezarlığa giden yollar derken Babaannem iki gün sonra Mirzan mezarlığında toprağa tevdi edildi. Yüce Allah rahmet eylesin.

O tarihteki yaşımı yukarıda arz ettim, Fideydim, Fidan oldum, ağaçtım çınar oldum.  Şimdi dönüşü olmayan yolun yolcusuyum.

Geçenlerde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü kayıtlarında ( e- Devlet Kapısı)  Alt-Üst Soy Bilgisi Sorgulamasında babaannem Güli’nin hala hayatta olduğunu görünce derinden, derine düşünmeye başladım.

Güli’nin evlatları da okuma yazma biliyorlardı, ihmal edildi ölümünü bildiremediler.

Peki, Güli nenenin torunları ki, sözde Hukuk, Tıp, Eğitmen ve daha nice meslek yollarından geçen başarılı birer yolcu oldukları halde nenemizin ölümünü devlet kayıtlarına neden işlemedik.

İhmalin halkaları birbirine eklenince düğümlü halkaların çözülmesi çok zor olur.

Kıssadan hisse:

Murat nehrinin bir kolu Bingöl Merkez ve Genç ilçesi arasından geçer.

Köprünün olmadığı yıllarda aynı köyden iki arkadaş Hasan ile Hüseyin nehri birbirine bağlı değneklerle Bingöl merkezine gelir bazı ihtiyaçlarını alır köye dönecekler.

İki arkadaş murat nehrini aynı şekilde Genç ilçesindeki köylerine gitmek isterken Hasan dalgalara kapılır, azgın sular Hasanı alır götürür.

Hüseyin ise kurtulur ve nehir kenarından Hasanın peşine düşer “Ula Hasan, Hasan Vala kurtulamayacağını biliyorum.

Asıl üzüntüm ben şimdi köye döndüğümde annen bana ikiniz beraber şehre gittiniz. Hüseyin sen geldin hasanım nerede diyecek ona ne cevap vereceğim“ diye ağlaya, ağlaya koşarken nehir kenarından gelen başka bir köylü “Gün soldu artık vakit geç”  Hüseyin artık ağlama diye onu teselli etmeye çalışır.

Güli nenemiz öleli altmış yıldan fazla bir zaman geçmiş.

Şimdi Devlet demez mi nerelerdeydiniz, uykuya mı daldınız, yeni mi uyandınız?

Peki, biz Devletimize ne cevap vereceğiz.

Evet, Nenemiz Güli belki günahlarından arınmış ve cennetin bir köşesinde oturuyor. Lakin adı hala bu beyhude dünyanın kayıtlarında sağ olarak görülüyor.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..