- Kategori
- Haber
Benim "Oy"um ile senin "Oy"un meselesi...

Adı Aysun KAYACI…
Magazin dünyasına merakı olanlar bu hanımı tanırlar. Hele en son bir reklâm filmindeki şekerli içecek testi yaparken izlediğimiz KAYACI’yı tanımayan yok gibi…
Bu hanım kızın, kelimeleri yan yana getirerek kurduğu bir cümle var…
<ı>“Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi” deyiverdi…
Bu sözün üzerine, benden başka yazmayan (Sadece burada değil) neredeyse yok gibi, herkes lafın üzerine üşüştü…
Eh… Benim nerem eksik, ben de bir üşüşeyim, bakalım kelimeleri yan yana getirerek kuracağımız cümlelerden ne anlaşılacak…
Önce şunu belirtmek isterim…
<ı>“Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi” cümlesi, ne benim kadar yakışıklı oldu, ne de söyleyen kadar güzel…
Oysa…
Bu sözün ortaya koyduğu fikir, başkaları tarafından, yine kelimeler yan yana getirilerek, ama kimsenin anlamayacağı bir anlatımla ortaya çoğu kez konuldu, kimse tepki göstermedi. Burada yaşanan, normal olmadığını sandığımız şey, yan yana getirilen kelimeler ile kurulan cümlenin iticiliğinden kaynaklanıyor tabi…
Elbette dağdaki çoban ile beni bir araya sadece <ı>“İnsan” ve bu vatana <ı>“Vatandaşlık” bağlı ile bağlı fert olarak düşündüğünüzde, tepkileri anlamak mümkündür.
Hatta…
Küçük görmek, aşağılamak –Aysun Kayacı’nın böyle düşünerek söylediğine de inanmıyorum- gibi yanlışlığa kapılmayalım. Dağdaki çoban, yeri geldi bu ülkede parti başkanı, bakan, başbakan ve hatta cumhurbaşkanı bile olabildi…
Va mı bunda bi yanlışlık? Yok…
O zaman kızın muradı, dağdaki çobanı küçük görmek değil, Türkiye’nin bir gerçeğinden söz etmekti. Ama o, dediğim gibi yanlış kelimeleri biraya getirdi ve yanlış cümle kurdu.
Bu cümle öyle bir cümle oldu ki, <ı>“Camız”ın göle şey ettiği gibi, pat diye bırakınca, her tarafa sıçradı…
Konu, ister inanın ister inanmayın, bu kadar basit…
Dedim ya, bu lafın üzerine herkes atladı, herkes bir şeyler söyledi diye… Söyleyenlerin en ilginci ise AKP Adana Milletvekili, Başkan Vekili Dengir Mir Mehmet FIRAT ve onun tarafından söylenen söz idi.
<ı>“Edepsiz…”
<ı>
Aynen böyle söyledi…
Ben aslında sormak isterim: Aysun KAYACI’nın <ı>“Benim oyum ile dağdaki çobanın oyu bir mi” sözü, bu ülkenin başbakanının <ı>“Ananı al da git” sözünden daha mı ağır, aşağılayıcı?
Değil, üstelik başkalarının, kimsenin anlamayacağı kelimeler ile oluşturulan cümlelerle ifade ettikleri gerçek…
Ben şimdi bu ifadeyi, benim gibi yakışıklı, Aysun KAYACI gibi güzel olacak şekilde şekillendireyim…
<ı>Bilinçli vatandaş mı doğru karar veriri, yoksa yardım kolisiyle geçinen mi?...
Hadi bu da yakışıklı ve güzel olmadı, başka kelimeleri yan yana getirerek cümleyi bir başka şekilde oluşturalım.
Daha başka ifade ile şöyle diyelim: “Önce devletim, milletim, çocuklarımın geleceği” diye düşünen mi doğru karar verir, yoksa ekmek elden su gölde yaşayan, geleceği ile kaygısı olmayan, dünya yansa içinde bir bağ berdisi olmayan mı?
<ı>
<ı>Hangisi?
<ı>
Kız bunu ifade edecekti, beceremedi. Ben ifade ettim işte…
Şimdi eğer okursa Sayın Dengir Mir Mehmet FIRAT, buna ne diyecek, onu görelim…
Ama önce uyarayım, benim adım <ı>İbrahim PEKBAY… Haberi olsun da sonra <ı>“Söylemediler” demesin…
Şimdi Aysun KAYACI haklkında 301. maddeden dava açılacakmış…
Açılsın…
Ama ben Aysun KAYACI’nın yerinde olsan esas Dengir Mir Mehmet FIRAK hakkında dava açarım…
Çünkü…
Hiçbir şekilde kimsenin bir başka kimseye <ı>“Edepsiz” deme hakkı yok…
Hani bir fıkra vardır, adamın biri, arkadaşını kızdırmak için <ı>“Anam, senin ananı genelevde görmüş” demiş… Adam, hiç aldırmadan ve gayet sakin şekilde cevap vermiş; <ı>“Senin anan orada ne arıyormuş ki?”
<ı>
Hoş… Şimdi bizim yazı da bu fıkraya benzedi ya, neyse…
Bazen, istemeden ölçü, endaze böyle kaçıyor işte...
<ı>
03 NİSAN 2008