Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

15 Ağustos '08

 
Kategori
Eğitim
 

Çalışma ortamının özellikleri

''Dağınık masa, dağınık zihin demektir'' Acar Baldaş

''Gürültülü ortamlarda öğrenme gerçekleşmez... Gelişigüzel, sağda, solda ders çalışmak kendini kandırmaktır. Özellikle dershane köşelerinde, kantinde, kalabalık yerlerde ders çalışılmaz. Bu çalışmaların adı sohbet ve gürültü arası ders çalışmaktır. Böyle çalışmalar sonunda işler başka alanlara da kayıyor. Kalabalık yerlerde ancak kısa süreli bir iki soru çözülebilir.

Ders çalışma faaliyeti evde çalışma masasında gerçekleşir. Evinde çalışma odası olmayan öğrenciler dershane kütüphanesi veya il halk kütüphanesinde çalışabilirler. Kişinin her türlü yorgunluktan uzak, bedence genel olarak elverişli, rahat olduğu durumda ve dikkati dağıtacak yersiz uyarıcıların etkisinden uzaklaşıldığında öğrenme faaliyetinden en iyi verim alınmış olur. Ders çalışma odası veya köşesinin dışında, gürültülü ortamda çalışılan dersin verimi %50’yi aşmaz. Eğer uyarıcılar sizi başka alemlere götürüyorsa, ki götürmemesi eşyanın tabiatına aykırıdır, boşa kürek çektiğiniz aşikardır. Bu durumda sokakta gezmek daha iyidir. Hiç olmazsa kafanı dinlendirirsin.

Çalışma yeri öğrencilerin egemenlik alanıdır. Öğrenci burada bağımsızlığını ilan etmiştir, hiç kimsenin oraya karışmaması gerekir. Genç, odasını istediği gibi düzenler, istediği afiş ve posterleri buraya asar.

Ancak kazın diğer ayağından da bahsetmemiz gerekir. Bunun sakıncası ders çalışırken ortaya çıkmaktadır. Çünkü özellikle duvara asılı olan resim, afiş ve posterler, gencin zevkini, özlemlerini ve iç dünyasını yansıtır ve öğrenci kafasını kaldırdığı anda onu alıp hayal dünyasına götürür. Bir anda çok değişik dünyalara seyahate çıkmış olursunuz. İki saatin sonunda kaldığınız son cümleden tekrar başlamış olursunuz..

Çalışma odasında veya köşesinde ders kitapları, Türkçe sözlük, atlas, ansiklopedi gibi yardımcı kaynaklar hazır bulunmalıdır. Bu tür kaynakların elinizin altında bulunmaması çalışmanızı böler, verimsizleştirir. Örneğin sözlüğe ihtiyacı olan bir öğrenci başka bir odadan temin etmek için çalışma odasından ayrıldığında tekrar odasına dönünceye kadar televizyona, buzdolabına, müzik setine takılıp o çalışmanın ruhunu yok edebilir. Bir çalışma seansında hangi kaynaklar gerekiyorsa bu kaynaklar mutlaka çalışma masanızda olmalı.

Yatakta, kanepede uzanarak çalışmaya çalışmak zaman ve enerji kaybından başka bir şey değildir. Bu gibi yerler ciddi bir zihinsel çalışmanın yürütüleceği yerler değildir. Ancak roman ve gazete okumak, müzik dinlemek bu gibi yerlerde olabilir. Çalışma odasıyla yatak odası aynı oda ise yatağınız mutlaka kaldırılmış veya üzeri örtülmüş olmalıdır.

Sevgili öğrenciler

Üniversite sınava hazırlanmaya başlamadan önce sınavın niteliğini mutlaka tanıyın. Bir yıl kaybeden öğrencilerin niye kaybettiklerini, ilk defa sınava girecek olanlar ise kaybeden ve kazanan öğrencilerle ayrı ayrı görüşüp hangi koşullarda hazırlanacaklarını öğrensinler.

Üniversiteler temelde iki branştan öğrenci alırlar. EA ve Sözel alanlar genelde ortak derslerden oluşur. Bu iki branş sayısal ve EA-Sözel şeklindedir.

1. Sayısal Grup: Branşların katkı sırası: Matematik-Fen-Türkçe-Sosyal şeklindedir

2. EA Grubu: Branşların katkı sırası: Matematik- Türkçe- Sosyal -Fen- şeklindedir

3. Sözel Grubu: Branşların katkı sırası:Türkçe - Sosyal -Matematik- Fen şeklindedir.

Sayısaldan hazırlanan bir öğrenci matematik ve fen’i yapmak zorundadır. Diğer öğrencilerden farklı olarak Türkçeyi yaparlarsa kazanma şansı artar. Hedefi yüksek olanlar mutlaka sosyale de çalışmalıdır.

EA öğrencileri artık matematik dersinin getirisinin farkındadırlar. Bu öğrenciler son yıllarda matematiğe çok yüklendiler. Özel dersle takviyede bulunanlar da bir hayli fazladır. Bu öğrenciler zaten matematik ve Türkçe’yi yapmak zorundadırlar. EA öğrencileri kazanmayı garanti altına alabilmek için sosyal derslere çok önem vermelidirler. Hedefi yüksek olanlar bir miktar da fen yapmalılar.

Sözel öğrencileri yıllarca Türkçe ve sosyal derslere çalışırlar. Matematik dersinden öcü gibi korkarlar. Dolayısıyla istikrarlı bir sonuç da alamazlar. Bu öğrenciler sözel sorularını %90 oranında çözebiliyorlar. Ama şu bir gerçek ki sözelden işe yarar bir fakülteyi kazanabilmeleri için en fazla 5-6 yanlış yapma hakları vardır.

Türkiye’de sözelden hazırlanan öğrenci sayısı bir hayli fazla iken sözelle ilgili fakülte sayısı çok azdır. Bu yüzden öğrencilerin kazanma olasılığı çok düşüktür. O halde öğrencilerimizin sözel birikimi çok yüksek olmalı. Sadece test çözmeyle bu iş olmaz. Öğrenci 80 neti 85 nete çıkarmak için bir iki yılını harcıyor. Üstelik sınav süresinde heyecandan kaybetme olasılığı vardır. Bu iş kumar oynamaya benzer. Oysa bir yıllık zaman diliminde haftalık ortalama üç saat çalışmış olsalar 20 matematik yapacaklar. Burada matematiğe çalışmış olmak sözel netini aşağıya çekmez. Üstelik analiz etme, geniş düşünme yeteneği de artmış olacağından sözeli daha kolay yaparlar. Böylece öğrencinin iki avantajı olmuş olur.

1.Alacağı sözel puanı yükselir. Sınavı daha rahat kazanır. Çünkü sözelden kazanan öğrencilerin puan aralıkları 10 puan civarındadır.

2. EA puanı da geleceği için, EA ile ilgili bir fakülteye de puanları tutmuş olur. Çünkü her iki grubun da ortak alanları vardır. Şunu unutmayın ki dünyada ilk kez açılan üniversitenin giriş kapısında “Hendese (matematik) bilmeyen giremez” yazılıydı.

Kısacası üstünkörü çalışmayla bir şey elde edilemez. Bilinçli, akılcı bir şekilde çalışmak gerekiyor. Verimlilik her şeyin başıdır. Yapılan işte hedef, maksimum verimlilik olmalı.

Tüm öğrencilere önümüzdeki dönemde başarılar dilerim.

İsmet Yalçınkaya

Final Dergisi Dershanesi

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara